Action-Eylem Ülkesi: Amerika

A red button with the words "Take action" on it2010 yılında Hakan Turgut ile birlikte Liderlik Programına katıldığımız Harvard Üniversitesi’nin sosyal tesislerinden yararlanmaya karar verdik. Amacımız nehir kanosu kullanmaktı. Tesislere gittiğimizde, nehir kanosu kullanmak için öncelikle bir yüzme testinden geçmemiz gerektiğini söylediler. Hakan Türkiye’deki lisanslarımızı çıkartıp gösterdi ama belgelere bakmadılar bile. Biz de “tamam” diyerek yüzme testinin yapılacağı Harvard Üniversitesi’nin havuzuna gittik. Bize yüzme sınavını bir cankurtaran yaptıracaktı. Biz birkaç kulaç atacağımızı düşünürken, cankurtaran tam olimpik bir havuzda 4 tur yüzmemiz gerektiğini söyledi. Havuza atladık.

Bir uçtan öbür uca yüzüp duruyorduk; duruyorduk deyince gerçekten duruyorduk; havuzun başına gelince çok değil, soluklanmak için 15-20 saniye duruyorduk. Neyse, soluk soluğa 4 turu tamamladık. Sonunda yüzme biliyor belgemizi alacağımızı zannederken, cankurtaran “4 tur durmadan yüzmeliydiniz” dedi. Nehre düşersek ve üstümüze hızla bir deniz taşıtı gelirse hiç durmadan hızla kaçabilmeliydik. “Yüzme” bilmenin Harvard Üniversitesi’ndeki tanımını öğrenmiş olduk. Harvard’da laflara, belgelere değil, “eyleme-action”a bakıyorlardı. Türkiye’de bir devlet üniversitesinin havuzunu kullanmak istediğimde beni bir deri hastalıkları testine gönderdiler. Kimse bana yüzme bilip bilmediğimi sormamıştı.

Nehirde kano yapmaya kararlıydık. Bu sefer, Melih Ecertaş ve Hakan Turgut ile Charles nehrinde başka bir kano kulübüne gittik. Kayıt yaptırıp kanoyu alacaktık ki, elimize bir sayfa bir metin verdiler. Metinde nehirde nasıl kano kullanılır; deniz taşıtlarının geçiş üstünlükleri nelerdir; kıyıya ne kadar mesafeden gidilir gibi konular vardı. Hadi artık kanoya binelim diyorduk ki, bu sefer de, üçümüze birer test verdiler; az önce okuduğumuz metinden test olacaktık. Metni anladık mı, anlamadık mı? Testi bitirdik. Testi hemen bir dakika içinde okudular; neyse bu sefer tam puan alıp testi geçtik. Yine hiç kano kullandınız mı, nehir trafiği kurallarını biliyor musunuz filan konuşması hiç olmadan “Action-Eylem” istemişlerdi. Kürekleri elimize verdiler, kanolara bindik. Türkiye’de de kano kiralayacağınız zaman sadece “Ölürsem vallahi billahi ben sorumluyum” diye bir belge imzalıyorsunuz o kadar.

İngilizce makale yazmak üzere, bir yazı yazma kursuna katılıyoruz. İngilizce’ye hakimiyeti konusunda bizi hayran bırakan, İngilizce bilgisi şaşırtıcı bir şekilde Amerikalıları çoktan aşmış Rus bir hocamız var. Sınıf kalabalık değil, beş-altı kişiyiz. Bize hiçbir şey anlatmadan noktalama işaretleri konmamış İngilizce bir metin verdi. Hakan Turgut, Marmara Üniversitesi İngilizce İşletme Bölümü mezunu, ben New York Üniversitesi’nde Girişimcilik ve İşletme yönetimi okudum. Harvard Üniversitesi’nde Liderlik eğitimi alıyoruz. Bütün bu referanslar, bizim İngilizce noktalama işaretleri konusunu hemen geçmemiz gerektiğini gösteriyorsa da bu testteki soruların ancak %75’ini doğru yapabildik. Hocamız bize noktalama işaretlerini biliyor musunuz filan diye sormadı. “Action-Eylem” istedi. Ondan sonra da noktalama işaretlerinin nasıl kullanılacağını anlattı. Tahtaya e-posta adresini yazdı ve her gün buraya yazı göndermemizi söyledi. Her gün yazılarımızı en ince ayrıntısına kadar düzelterek sınıfa getiriyor. Özetle söylersek “Action-Eylem” istedi, “Action-Eylem” ile cevapladı.

Sanırım kişisel yaşamlarımız için de en çok ihtiyaç duyduğumuz şey hayaller, tartışmalar ya da sözler değil, eylemler. Eylemler, hem bireylerin hem de ülkelerin kaderini değiştiriyor.

Share Button

Bir cevap yazın