Çocuklar YouTube Kanalı Açmalı mı?

Ceren LPS Papatya kanalındaki Minişler Su Altını Keşfediyor isimli video bu yazı kaleme alındığı sırada 1 milyondan fazla kez görüntülenmiş. Minişler LPSEM Miniş kanalı ise 400 binden fazla aboneye sahip. Bu rakamlar, YouTube kanalı açıp izlenmeye çalışan birçok yetişkinin elde ettiği izlenmeden daha fazla. Eğer üretilen bir videonun çok izlenmesi başarı sayılırsa, bunlar ciddi başarı.Ama izlenme sayıları, çocuklar YouTube kanalı açmalı mı sorusuna cevap vermiyor.

Önce çocukların YouTube kanalı açmasının olumlu yönlerine bakalım. Bir YouTube kanalı açmak, video çekmek, yayınlamak birçok teknik özellik içeriyor. İlkokul çağındaki bir çocuğun bu teknik ayrıntıları öğrenmesi, entellektüel bir keşif süreci kabul edilebilir. Çocuklar YouTube’da çok farklı şeyler yapıyorlar. Bir senaryo kurup oyuncaklarını oynatarak ve seslendirerek bir öykü anlatıyorlar. Bir kısmı bilgisayar oyunu oynayıp bir taraftan da kendi oynadığı oyunu anlatıp yorumluyor. Slime videoları çeken çocuklar var. Stop-motion film çeken çocuklar var. Birçok çocuk da YouTube’da oyuncak tanıtıyor. Bu çocukların önemli bir kısmı bu işleri yaparken yetişkinlerden-anne babalarından, ağabey ve ablalarından destek alıyor. Ancak her şekilde küçük yaşta yaratıcı bir sürece giriyorlar. Bir ürün, bir eser tasarlamak için düşünüyorlar, planlıyorlar, lojistik sorunları çözüyorlar (oyuncak temini, mekan düzenleme, ışık düzenleme vb. gibi).

Bütün bunlar olağanüstü olumlu süreçler. İlk birkaç videoyu yetişkinler yardımıyla yükleseler bile, bir süre sonra A’dan Z’ye bütün işleri kendileri yapıyorlar. YouTube analiz sayfası sayesinde istatistiksel bilgileri yorumluyorlar. Daha çok izlenen ve beğeni alan işlerin benzerlerini yapmaya çalışıyorlar. Diğer bir ifadeyle başarı ve başarısızlıklarından öğreniyorlar. Bu anlamda birçok yetişkin YouTuber’ın yaptıklarının aynısını yapıyorlar. Video çektikçe de iyileşme gösteriyorlar. İlk çektikleri video ile yüzüncü videoları arasında ciddi bir yapım kalitesi farkı oluşuyor. Bütün bunlar açıkçası son derece eğitici ve geliştirici.

Okulda edinilen bilgilerin birçoğunun kullanıma girmesi için hayatta fırsatlar sınırlı. Okuldaki bilgilerin çoğunu neredeyse hiç kullanmıyoruz. Örneğin Abbasiler ya da Trigonometri konularındaki bilgileri neredeyse günlük yaşamda ya da iş yaşamında hiçbir zaman kullanıyoruz. Buna karşın YouTube’da içerik üretme sürecinin bize kazandırdığı bilgiler, iş hayatında bir sosyal medya uzmanının bilmesi gereken bilgiler ve birisinin hemen işe alınmasına yardım edebilirler. Başkasının yanında çalışmak yerine bağımsız bir sosyal medya fenomeni olarak hayatlarını özgürce sürdürebilirler. Bu açılardan bakarsak bir çocuğun YouTube kanalı açması kesinlikle faydalı gibi. Öte yandan, YouTube kanalı açan çocuk yetişkin dünyasına onlardan olmadığı halde adım atmış oluyor. Sosyal medyada eleştiriler, insanın psikolojisini bozacak kadar ağır olabiliyor. Bırakın çocukları, birçok yetişkin, birçok sporcu ya da sanatçı sosyal medya karşılaştıkları eleştirilerden bunalıma giriyor. Çocukların hazırladığı videoların izlenme sayısı ve beğeni oranı düşükse, çocuklar onaylanmadıklarını düşündükleri için üzülüyorlar. Bir taraftan da gelecekte karşılarına çıkabilecek bir iş, bir ürünü herkesin erişebileceği bir alana bırakıyorlar. Kendi gerçek kimlikleriyle ve görüntüleriyle kanal açmak bence sakıncalı. Çocukların kişisel mahremiyetlerini koruyabilmek için takma bir ad kullanması daha yerinde olabilir. Sonuç ne? Çocuklar YouTube kanalı açmalı mı? Kendisi istiyorsa evet. Ama yetişkinlerin gözetiminde.

Share Button

Corona Virüsü: Ölmek ya da Ölmemek, işte bütün mesele bu

Melih Arat

Şehir insanları genel olarak ölümün pek farkında değildir ve pek de hatırlamaz. Nadiren bir tanıdık veya komşu öldüğü zaman kısa bir süre hatırlar sonra günlük koşuşturmaca içinde yine unutur. Sadece sevdikleri aile üyelerini kaybedenlerin ölümle biraz tanışıklığı vardır. Korona virüsünün hayatımızda iki temel etkisi oldu. Birincisi şehir insanları için hayatı ya yavaşlattı ya da durdurdu. İkincisi Korona Virüsü tüm dünyada insanlara ölümü ve ölüm korkusunu hatırlattı.

Günlük koşuşturmacanın uyuşturucuya benzer bir etkisi vardır. Bir şeye odaklanmaya, onu derinlemesine hissetmeye izin vermez. Akşamleyin bir lokantada güzel bir yemek yeseniz hemen ardından eve gitmek için toplu ulaşım telaşına düşersiniz. İş yerinde başarıyla tamamlanan bir projeden sonra yeni bir projenin yapılacaklar listesi önünüze gelir. Akşam eve yorgun argın vardığınızda yemek pişirmek için dolabı açtığınızda eksikleri fark edersiniz. Dışarı markete çıkarken telefonunuza gelen uyarıdan yatırılacak faturaları hatırlarsınız. Ne yaptığınızı anlamadan tüm hafta geçer gider eğer hafta sonu birisi size “Nasılsınız?” diye sorarsa cevabınız “Haftanın nasıl geçtiğini anlamadım” olur. Bu koşuşturmaca sırasında elbette sıradan bir ölümlü olduğumuzu hatırlamayız.

Amazon Prime’daki Dead Like Me isimli dizi, kafasına Rus Uzay İstasyonu’ndan tuvalet düşerek ölen on sekiz yaşında Georgia isimli bir kızın hikayesini anlatıyor. Öykü kızın ölümüyle başlıyor. Georgia öldükten sonra istemese de bir ölüm meleği olarak görevlendirilir. İşi, ölme zamanı gelen insanların ruhunu almaktır. İki sezon yayımlanan dizi, absürt bir komedi olarak yaşamı ve ölümü sorgulamak için ilginç fırsatlar sunuyor. Dizideki tek ölüm meleği Georgia değil, başkaları da var. Bunlardan biri, Betty isimli bir karakter. Betty, ruhlarını alacağı insanların ölmeden önce Polaroid fotoğraflarını çekiyor. Dizinin beşinci bölümünde çektiği on binlerce fotoğrafı acemi ölüm meleği Georgia’ya veriyor. Onlarca alışveriş çantası dolusu ölüm öncesi çekilmiş fotoğraf. Ben kendi hesabıma bu sahneyi çok çarpıcı buldum. Ben, siz ve bu yazıyı okuyan herkes kendini dünyanın merkezi sayıyor ve neredeyse bir gün öleceğimizi hiç hatırlamadan günlük meşguliyetlerimiz içinde kayboluyoruz. Bu dizi gerçek olsaydı, belki biz de bir gün Betty’nin çektiği polaroid fotoğraflardan biri olarak çantaya girecektik ve çok önem verdiğimiz bu hayat sona erecekti. İyi ki, Betty ruhunu aldığı insanların fotoğrafını çekiyor; çünkü o da olmazsa ölümlerinden belki elli yıl sonra onları hatırlatacak veya hatırlayacak kimse kalmayacak.

Neyin doğru neyin yanlış olduğunu önemli ölçüde zaman gösterir. Size ait olmayan bir şeyi almak çalmaktır. Yakalanıncaya kadar bu çalma işini yapan kişiye yaptığı iş doğru gelebilir. Örneğin, Amerika’da George Floyd’un ölümünden sonra çıkan gösterilerdeki bazı fırsatçılar dükkanları yağmalayıp malları çaldılar. Kameralar bir ara New York’ta büyük ekran televizyon çalan bir kişiyi gösterdi. Bu kişi evine gidip çaldığı televizyonu izlerken yaptığının doğru olduğunu düşünebilir. Ancak iki ay sonra hırsızlığını belgeleyen kamera görüntülerinden kim olduğu tespit edilip evine bu kişiyi tutuklamak için polisler geldiğinde büyük bir yanlış yaptığını anlar. Kısa vadede doğru görünen şeylerin uzun vadede yanlış olduğu anlaşılır.

Ne zaman öleceğimiz ve ölümden sonra ne olduğu alacağımız kararlar üstünde büyük bir etki taşıyor. Yapılacaklar listesi açısından bir gün sonra ölecek olmak ile elli yıl sonra ölecek olmak arasında büyük bir fark olur. Bunun yanı sıra, ölümden sonra, bu dünyada yaptıklarımız için bir ödül ve ceza mekanizması olması da alacağımız kararları olduğu gibi değiştirir. Sizin neye inandığınızı bilmiyorum, ama bu Korana Virüsü ve bu dizi sayesinde ölümü hatırlamak bile benim aldığım kararların çoğunu gözden geçirmeme yol açtı.

Ölümden sonra cennet ve cehennem varsa, teknik olarak buna inanıp inanmamız pek bir şey değiştirmez, tıpkı yerçekimine inanıp inanmanızın yerçekiminin varlığını değiştirmeyeceği gibi.

Share Button

Doğum Günü ve Şükran

gratitude

Geçtiğimiz günlerde bir doğum günü daha kutladım. Bu seferki biraz daha özel oldu. Kendi kendime bir hayat muhasebesi yaptım. Genelde günlük koşuşturmacalardan sadece içinde bulunduğumuz dönemi, yılı veya ayları düşünerek yaşıyoruz. Mutluluğumuzu ve mutsuzluğumuzu bu kısa dönem belirliyor.

Bu doğum günümde doğduğum günden bu yana hayatımdan neler olduğunu bir perspektif içinde düşündüm. Doğum günüm olduğu için de olumlu şeylere odaklandım elbette. Hayatımda olmuş olan tüm iyi şeyler için Allah’a şükrettim. Çok iyi geldi. Dediğim gibi insan günlük yaşam mücadelesinden önemli şeyleri unutuyor.

Hepinize tavsiye ederim. Kendi yaşamınızda şükretmeniz gereken şeyleri doğduğunuz günden bu yana gözden geçirin.

Share Button

Zeki İnsanlar İçin Başarının Beş Adımı

5 stepsBaşarılı insanları başarılı olma potansiyeli yüksek insanlardan ne ayırır? Özellikle işletme dünyasında profesyonel çalışanların arasında çok sayıda yetenekli, eğitimli ve zeki insan var. Ama bunların birçoğu profesyonel kariyerlerinde sınırlı başarı elde ediyor. Bazıları bir gün gelip emekli oluyor ve bazıları da kendi işlerini kuruyorlar. İş kurmak bir başarıdır ama o da aslında her zaman büyük bir başarı olmayabilir.

Potansiyelinizi başarıya dönüştürmek için birkaç adımdan söz edebiliriz. Read more Zeki İnsanlar İçin Başarının Beş Adımı

Share Button

New York New York

cocoblues 2Melih Arat

Yeni yılın ilk günlerinde New York Manhattan ve Brooklyn’de birçok mağaza ve lokantada müşteri kazanan ve kaybeden yaklaşımları gördüm. Çin Mahallesinde Wan Ping X’in kurduğu Cocoblues mağazası New York temalı hediyelik tasarımlarıyla sıra dışı. Her tasarım çok özel ve güzel. Çin malı fabrikasyon ürünlerden değil, Wan Ping kendi çizdiği görselleri buzdolabı magnetlerine, bardak atlıklarına, telefon kılıflarına ve kahve kupalarına uyguluyor. İnternet’te yaptığım araştırmada mağazanın ürünlerinin online sitelerde satılmadığını gördüm. Tasarımcı Wan Ping’in Çin Mahallesi’nde güzel bir köşesi var ama ürünlerini sadece bu mağazaya ulaşabilenler alıyor. Açıkçası bu ürünler internetten sipariş edilebilse hatırı sayılır bir kazanç getirir. Parsons School of Design’dan mezun Ping’in tasarımın yanında dijital pazarlamayı da öğrenmesi gerekiyor. Read more New York New York

Share Button

Yeni Yılı Kutlamak ya da Kutlamamak: İşte bütün mesele bu!

 

yeni yilBirçok konuda kafamız karışık ve salim düşünemiyoruz. Batı ile Doğu’nun arasında sıkışıp kaldığımız için terazinin kefesi bazen Batı’ya bazen de Doğu’ya kayıyor. Düşünce ve tartışmalarımız bir tahterevallinin üstünde gezerken doğruya ilişkin referans noktamızı kaybediyoruz. Read more Yeni Yılı Kutlamak ya da Kutlamamak: İşte bütün mesele bu!

Share Button