Makara Teorisi

makaraMetafor ve benzetmelerle düşünmek dünyayı daha anlaşılır kılıyor. Yakın ekip arkadaşlarımdan biri kendine göre zor bir zaman diliminden geçiyor.

Kendisine “Makara Teorisi”nden söz ettim. Masalsı bir teori bu. Evrenin başlangıcında tüm insanların yaşamları bir makara formunda bir büyük kamyona yüklenmiş. Milyonlarca makara seyahat ederken, kamyon dünyaya çarpmış. O zaman dünya yüzeyi çamurlarla kaplıymış. Kamyon devrilmiş ve makaralar çamura düşmüşler.

Öyle bir düşmüşler ki, her makara istisnasız yarıya kadar çamura batmış. Uzun süre çamurun içinde bekleyen makaralar en iç kısımlarına kadar çamuru çekmişler. Zamanı gelince yaşam izni verilen insanların makaraları bir uçtan çekilmeye başlamış. Makaranın bir kısmı çamura battığı için ipin bir kısmı çekildikçe biraz çamurlu ve kirli geliyormuş. Fakat hemen çamurlu kısmın ardından kuru ve temiz kısım geliyormuş. Çamurlu kısımlar insanların kederli, üzüntülü ve sıkıntılı günleriymiş. Ama üzüntü ve kederi hep güzel günler takip etmiş. Makara teorisini bilen insanlar, makaranın çamurlu kısmı geldiğinde kederli günlerinde daha neşelilermiş. Çünkü gelecekte onları iyi günlerin beklediğini biliyorlarmış. Makaranın kuru bölümleri gelenler de, iyi günlerin kıymetini bilmeye çalışıyormuş.

İnsanlar böylece iyi ve kötü günlerin arasında yaşayıp gitmişler. Ama makaranın ipi çamurlu da gelse, temiz ve kuru da gelse her zaman huzurlu ve mutlu olan insanlar da varmış. Bunlar her zaman şükür içindeymişler. Bir gün makarasının bazen sıkıntılı bazen de neşe dolu günler getirdiği biri merakla, her daim huzurlu makaraya sahip olana sormuş.

“Senin makaran da bizimki gibi. Sana da bazen neşeli günler, bazen de sıkıntılı günler geliyor. Sen nasıl her daim mutlu oluyorsun?” Her zaman huzurlu olan makaranın sahibi cevap vermiş: “Evet haklısın, benim makaramın ipi de bazen kirli, bazen temiz geliyor. Ama ben her zaman gelen ipin en merkez noktasına odaklıyım. İpliği üstü plastik kaplı bir kablo gibi düşün. Kirli olan ipin bile merkezinde bir bölüm her zaman tertemiz. Ben hep o temiz kısma odaklıyım. Başkaları benim yaşamıma bakınca hep kirli bölümü, sorunları ve sıkıntıları görüyor. Bense yaşamımda hep iyiliklere odaklıyım. Görünmeyeni görüp şükrediyorum ve huzur buluyorum.”

Türkiye zor günlerden geçiyor. Ülke makaramızın kirli bir bölümüne gelmiş gibiyiz. Kurtuluş Savaşı günleri de zordu, ama sonunda Cumhuriyet kuruldu. 80 darbesi ve öncesi de zordu, ama sonra bir barış ve bolluk zamanı da geldi. Her sıkıntının ardında ferahlık, her fırtınanın ardında güneşli bir gökyüzü vardır.

Bu arada siz mikro dünyanızda iyi bir anneyseniz, iyi bir öğrenciyseniz, iyi bir çalışansanız, iyi bir işadamıysanız yaptığınız iyi şeylere odaklanın ve huzuru yakalamaya çalışın. Kalbinizdeki iyilik pusulanız olsun.

Share Button

Bir cevap yazın