Kısa Sürede Şarj Olan İnsanların Teorisi

unnamedBazı insanlar son derece üretken, bazıları ise son derece verimsiz ve hatta tembel olarak sınıflanabilecek durumdalar. Üretkenlerin en büyük özelliği, eylemden eyleme jet hızıyla geçebilmeleri ve eylem içinde bulunmaya hiç ara vermemeleri. Ahmet’in örneğine bakalım: Ahmet okuldan gelince duş alır. Duştan hemen sonra on dakika bir şeyler atıştırır. Yemekten hemen sonra ödevini açar. Otuz dakikada ilk ödevini bitirir. Ödevi bitirir bitirmez, “Sürekli Dizi” isimli on dakika uzunluktaki çizgi filmi internetten seyreder.
Hemen sonra diğer ödevini açar. O ödev de yaklaşık otuz dakikada biter. Ödevin bitmesiyle birlikte, Ahmet ilköğretim okulundan arkadaşı Yusuf’u arar. Beş dakika telefonda sohbet ederler. Bu sohbet sırasında günün komik olaylarından söz ederler. Telefondaki sohbet bitince, Ahmet hemen o gün okuyacağı kitabı çıkarır ve yaklaşık kırk dakika eline aldığı kitabı okur. Kırk dakika sonra annesi yemeğe çağırır ve hemen yemeğe oturur. Yirmi dakika sonra yemekten kalkar. Ellerini ve ağzını yıkadıktan sonra on dakika uzunluğunda Hey Arnold isimli çizgi filmi izler. Sonra ertesi günün derslerinden birinin notlarını açar ve onları okumaya başlar. Bu okuma yirmi beş dakika sürer. Erken kalkmanın formülünü erken yatmak olarak bilen Ahmet yatmadan önce yaptığı eylemlere geçer.

Yukarıdaki öğrenci Ahmet’in yerine, anne Ayşe’yi veya baba Osman’ı koyabilirsiniz, eylemler kişinin toplumdaki rolüne göre değişse de, pratik insanları verimli kılan ardışık eylem dizileri değişmez. Onları trenleri gider, bir istasyonda bir dururlar ve tekrar yola çıkarlar. Yaptıkları eylemler ardışıktır ve her bir eylem makul bir uzunluktadır.

Verimsiz ya da tembel olarak sınıflanabilecek insanların eylemleri ya da eylemsizlikleri ise gereğinden fazla sürer. Tuvalete girip bir saat çıkmayabilirler, ödeve başlayıp on dakika çalışıp bir saatten uzun mola verebilirler, dizi izlemeye başlasalar, dizinin bir bölümü bir saat sürse bile, iki bölüm izlemeden yerlerinden kalkmazlar. Boşalan pillerini şarj etmek için ayırdıkları süre, gerekli süreden fazladır.

İnsanın da cep telefonları gibi bir pili vardır ve bu pil boşaldığında şarj ederek doldurmak gerekir. Belirli bir faaliyetten çok yorulan insanlar, çok derin ve deliksiz bir şekilde uyurlar. Örneğin gün boyu yürüyüş yapan bir dağcı, geceleyin uyku tulumuna girince deliksiz bir uyku çeker. Benzer şekilde gün boyu aralıksız ders çalışan bir öğrenci gece olunca bitkin bir şekilde derin bir uykuya dalar. Nasıl telefonun pili tamamen bittiğinde, mühendislerin iddiasına göre pil en iyi şekilde şarj olursa, enerjisi bitmiş insan da pili bittiğinde en iyi şekilde dinlenerek kendini yeniler.

Uyanıkken de pilimizi şarj etmek için yaptıklarımız vardır. Dizi izlemek, oyun oynamak, sohbet etmek, televizyon izlemek ve kişiye göre değişen benzeri şeyler. Sorun pilimizi şarj etmek için yaptıklarımızın onlar için ayrılan süreyi aşmasıdır. Yeni akıllı telefonların “lithium ion” pilleri, ortalama bir ya da bir buçuk saatte şarj oluyor. Ama biz bu telefonları sabaha kadar şarjda bırakıyoruz. Pil çoktan şarj olmuş olmasına rağmen fişte kalıyor. İşten insan da aynı şekilde, bir dizi izlediğinde, biraz sohbet ettiğinde, biraz oyun oynadığında yeni eyleme geçebilecek kadar şarj olmuş olmasına rağmen, kendini şarj eden eylemde sabit tutuyor, ihtiyacı kalmadığı halde kendini çoktan şarj etmiş olduğun prizden kendini çıkarmıyor. Kendi enerjisiyle yapabileceklerini, üretebileceklerini yapmıyor ve ömrünü boşa harcıyor. Onun için kendimizi kısa sürede şarj etmeyi ve şarj olduktan sonra bizi verimli kılan faaliyetlere geçmeyi öğrenmeliyiz.

Share Button

Bir cevap yazın