80’lerin kafasıyla 2013 teknolojisini kullanmak

Demokrasi kavramı tanımsal olarak ikiye ayrılır: Temsili demokrasi ve doğrudan demokrasi. “Temsili demokrasi” demokrasinin aksak halidir.

“Doğrudan demokrasi” ise ideal halidir. Temsili demokraside vatandaşlar, oylarıyla bireysel ve kolektif olarak karar alma yetkilerini kendilerini temsil eden birine devrederler. Ancak seçtiğimiz ya da vekalet verdiğimiz kişiler, hemen her karar durumunda bizim değil, kendi düşüncelerini kararlara yansıtırlar; bu da önemli bir aksamaya yol açar. Politikayı bırakıp çok daha basit bir örnek verelim; ailemizden birine rica etsek bize bir gömlek alır mısın desek, vekalet verdiğimiz eş, anne-baba ya da çocuk birçok örnekte bizim rengini, desenini beğenmediğimiz ya da bizim bedenimize uymayan bir gömleği alır gelir. Onun için bu gömlek almadaki seçme yetkisini vekile bırakmaktansa bizzat kullanmak daha iyidir.

Türkiye’de eğitim sisteminden dış politikaya, sağlık sisteminden hukuk sistemine kadar aklınıza gelebilecek her türlü yasama işi, vekalet verdiğimiz adı Türkiye Büyük Millet Meclisi olan kurum tarafından yapılmaktadır. Çok sorgulanmasa da bu işte bir yanlış adlandırma olduğunu söyleyebiliriz. 75 milyonluk bir ülkeyi 550 milletvekilinin temsil ettiği düşünülürse, bu Meclis ölçüsü itibarıyla ‘büyük’ değil ‘küçük’ bir Meclis’tir. Çünkü büyük meclis seçmen yaşına erişmiş 40 milyon kişiden fazla seçmenin yer alması gereken meclistir. Ne var ki, seçmenlerin önemli bir kısmı temsil edilmediği gibi, temsil edilen seçmenlerin de görüşleri, kararlara, yukarıda kısaca açıkladığım vekalet sisteminin sorunları yüzünden yansımamaktadır.

Peki, kimseye vekalet vermeden tüm seçmenlerin oyunu her türlü karara yansıtabilmek mümkün mü? Bundan sonrasını dikkatle, kalbinizi açarak okursanız sevinirim. Türkiye’de ve dünyada 15 yıla yakın bir süredir internet bankacılığı yapılmaktadır. İnsanlar, çok kıymet verdikleri paralarını internet bankacılığı üstünden idare etmektedir. Parayı havale edebilir, dövize çevirebilir, fatura ödeyebilir ya da Borsa’dan hisse alabilirsiniz. Bütün bunları güvenli bir sistemde kimlik ve şifre kullanarak yapıyoruz. İnternet bankacılığı üstünde Türkiye’deki sahtekârlıklar ‘eser’ miktardadır, diğer bir deyişle yok denecek kadar azdır. Peki öyleyse, paramızı idare etmek için kullandığımız bu çok güvenli internet altyapısı, üstelik hem akıllı telefonlarla hem de bilgisayarlarla rahatça erişebildiğimiz halde neden politik kararları almamız için kullanılmamaktadır? Yani niye referanduma ya da plebisite, internet bankacılığına benzer güvenli bir şekilde bağlanabildiğimiz bir sistemle cep telefonumuzdan ya da bilgisayardan her hafta gitmiyoruz? Tabii burada bir soru sormuyorum; sadece bunun yapılabileceğinin altını çiziyorum.

Örneğin, Suriye ile ilgili politikamızı şöyle de belirleyebilirdik. Halka çoktan seçmeli bir soru yöneltilir: a) Esed’i destekle b) Muhalifleri destekle c) Tarafsız ol  d) Tarafsız ol ama mültecilere yardım et. …. Şimdi Türk halkına böyle bir seçme şansı internet üstünden verilseydi cevap ne olurdu? Bir başka soru soralım Gezi Parkı’yla ilgili. a) Topçu Kışlası yapılsın, b) AVM yapılsın c) Gezi Parkı, çok çirkin, yeniden düzenlensin ve New York’taki Central Park gibi simgesel muhteşem bir park yapılsın. d) Gezi Parkı olduğu gibi kalsın.

Kişisel olarak Türkiye’de alınacak her türlü karara kendi görüşümü yansıtmak isterdim; bir liderin değil, toplumun düşüncesinin ölçülebilir bir şekilde, gecikmesiz olarak kararlara yansıtılmasını isterdim. Kanada’da uzun bir süredir şehirler bu şekilde yönetiliyor. Kimse de kalkıp ayaklanmıyor.

Sözün özü; 2013 yılının teknolojisini kullanıyor, 1980 kafasıyla yaşıyoruz.

Son not: Çocuklarınıza şöyle söyleyin: “Evladım kitap oku, yoksa Necati Şaşmaz gibi olursun.”

Share Button

Bir cevap yazın