Twitter tehlikesi

   Twitter ne kadar faydalı ve ne kadar zararlı? Ben de dahil birçok insan, tüm konuşmalarına hakim değil. Bazen kızıyoruz; ağzımızdan uygunsuz sözler çıkıyor.

Bazen sinirlerimize ve duygularımıza hakim olamayıp daha ağır şeyler de söylüyoruz. Böyle durumlarda ikili ilişkilerde biraz olgunluğunuz varsa özür dileyebilir ve geri adım atabilirsiniz. Karşınızdaki kişi de anlayışlı ise ve samimiyetinize inanırsa ilişkinizi onarmış olursunuz. İnternetten önce her daim ünlülerin önünde mikrofon ya da kamera olurdu. Bu kameralara yanlış bir şey söylediğinizde ortalık çalkalanırdı. Oktay Ekşi’nin Hürriyet gazetesindeki son yazısında bir ifade bumeranga dönmüş ve Oktay Ekşi’yi istifaya götürmüştür. Eski İçişleri Bakanımız İdris Naim Şahin’in yine önce televizyonlara sonra internete yansıyan “Nereden bileyim sevindiğini, takla at ya da oyna da göreyim.” sözleri gündemden uzun süre inmedi. Klasik müzik bestekârı ve icracısı Fazıl Say’a Türkiye’den gitmemesi yönünde telkinde bulunan eski Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay’a “Kultur Bakani!! KES ZIRVALAMAYI!!” diyerek attığı tweet yine büyük bir olay olmuştu. Beyefendi bir insan olduğuna inancım yüksek olan Doç. Dr. Önder Aytaç’ın yine “Sehven bir hata oldu.” dediği tweet’i Türkiye’de birçok kişiyi şaşırtmıştı. En son olarak tiyatro sanatçısı Levent Kırca’nın Kemal Kılıçdaroğlu’nun kendisinden önce konuşma yapmasına kızarak sarf ettiği sözlere inanamamıştık. Söz ettiğim insanların bazılarının kameralar karşısında ya da Twitter sayfalarında söz ettikleri bu sözler yüzünden, bir süre sonra pişman olduklarını biliyoruz. Keşke söylemeselerdi.

Peki, bu konuda kendimize ne ders çıkarabiliriz? Twitter, Facebook, Foursquare ve benzeri sosyal medya araçlarından ‘durum bildirimleri’ni çok sık kullandığımız zaman deyim yerindeyse ‘saçmalamaya ve nezaketsizleşmeye’ başlıyoruz. Twitter, modern bir kahvehanedir. Normal şartlarda kahvehanelere bilim adamları, sanatçılar ya da işadamları takılmaz. Halktan insanlar takılır ve halk konuşur; halkın sohbeti ve mizahı da kendi arasında kalır. Sanatçılar, bilim adamları, işadamları ve politikacılar kahvehanenin ayrılmaz üyesi olduklarında ister istemez kendi konuşmalarını kahvehane düzeyine indirirler. Bir farkla, internet öncesi dönemde kahvehanede konuşulanlar, kahvehanede kalırken bugün Twitter kahvehanesinde konuşulanlar tüm dünyaya yayılıyor.

Sosyal medya, çok etkili bir iletişim aracı. Araçlar iki yönlü kullanılabilir. Bir uçağı ulaşım amaçlı da, bombalama amaçlı da kullanabilirsiniz. Sosyal medyayı iyilik ve güzelliği yaymak için kullanabileceğimiz gibi, hem başkalarını gücendirecek hem de kendi ayağımıza kurşun sıkacak şekilde kullanabiliriz. Söyleyecek iyi bir sözümüz yoksa susmalıyız.

Sosyal medyada takipçi sayıları, endişeye yol açacağına kibre yol açıyor. Sizi ne kadar çok kişi takip ediyorsa yanlış bir şey söylediğinizde o kadar fazla insan sizi duyacak demektir. Onun için takipçilerimizin sayısı arttığında ‘beni şu kadar insan takip ediyor’ diye gururlanacağınıza, artık sözlerime daha fazla dikkat etmeliyim diye düşünmeliyiz.

Yıllardan beri seminerlerde ya da bireysel olarak koçluk yaptığım kişilere söylediğim şey şu: İletişimin fazlası zararlıdır. İlginç bir dünyada yaşıyoruz; çocuklar konuşmayı öğrendiğinde, yetişkinler de susmayı öğrendiklerinde seviniyoruz. Yazımı daha fazla uzatmadan Yunus Emre’nin dizeleriyle bitirmek istiyorum: Söz ola kese savaşı/Söz ola kestire başı/ Söz ola ağulu aşı/Bal ile yağ ede bir söz.

Share Button

Bir cevap yazın