New York New York

cocoblues 2Melih Arat

Yeni yılın ilk günlerinde New York Manhattan ve Brooklyn’de birçok mağaza ve lokantada müşteri kazanan ve kaybeden yaklaşımları gördüm. Çin Mahallesinde Wan Ping X’in kurduğu Cocoblues mağazası New York temalı hediyelik tasarımlarıyla sıra dışı. Her tasarım çok özel ve güzel. Çin malı fabrikasyon ürünlerden değil, Wan Ping kendi çizdiği görselleri buzdolabı magnetlerine, bardak atlıklarına, telefon kılıflarına ve kahve kupalarına uyguluyor. İnternet’te yaptığım araştırmada mağazanın ürünlerinin online sitelerde satılmadığını gördüm. Tasarımcı Wan Ping’in Çin Mahallesi’nde güzel bir köşesi var ama ürünlerini sadece bu mağazaya ulaşabilenler alıyor. Açıkçası bu ürünler internetten sipariş edilebilse hatırı sayılır bir kazanç getirir. Parsons School of Design’dan mezun Ping’in tasarımın yanında dijital pazarlamayı da öğrenmesi gerekiyor.

Screen Shot 2019-01-03 at 15.18.57İtalyan mahallesindeki Ciao Vineria con Cucina isimli restoran müşterilerine gerçekten kötü bir hizmet veriyor. Turistlerle dolu bir şehir olan New York’ta işini sanat gibi yaparak dünya çapında ün yapmaya çalışan kurumlar da var, turistleri soymaya çalışanlar da. Bu lokanta ikinci gruptan. Kötü bir pizzaya menüdeki fiyatın iki mislinden fazla hesap çıkardılar. Halbuki İtalyan Mahallesi’nde iyi bir köşedeler. Dekorasyon ve ambiyans hoş. Müzik seçimi gayet keyifli. Bunları aslı işleri olan yemek ve servisle birleştirseler mutlaka gidilecek bir yer olacak. Google’daki olumsuz müşteri yorumlarına bir tane de ben ekledim.

 

 

Screen Shot 2019-01-03 at 15.21.55Sıra dışı tasarım ayakkabılar almak isterseniz Mulberry Street üstündeki Trippen’a mutlak gidin. Gerçekten eşsiz ve devrimci erkek ve kadın ayakkabı tasarımları Trippen’de. Alman tasarımcılar Angela Spieth ve Michael Oehler’in kurduğu Trippen Avrupa’nın yanı sıra dünyanın birçok bölgesine yayılmış. Hem sosyal sorumluluk sahibi hem de çevreci firmanın ayakkabılarında bitki temelli bir deri kullanılmış. Eğer bu ayakkabılara sahip olmak isterseniz kesenin ağzını açıp 3 çift ayakkabı parası vermeye hazır olun.

 

Koreli Caffe Bene New York’ta ve Amerika’da giderek yaygınlaşıyor. İnsanların Starbucks’a alternatif kafeler aradıkları bir dönemde bir miktar yerel gibi görünen kendine has sıcak tasarımıyla Caffe Bene öne çıkıyor. İlk kez üç yıl önce deneyimlediğim Caffe Bene yiyecek menüsünü de iyice geliştirmiş. Kahveleri de keyifli. Koreli dediğime de bakmayın çünkü dükkanda ve hatta internet sitelerinee çok dikkatli bakmazsanız Koreli olduklarını anlamak kolay değil.

Baruir’s Coffee Magardici Nersesian tarafından kurulmuş. Queens’de kaldığımız otele yakın kafelere internetten bakarken keşfettim. Çok olumlu yorumları okuyunca kahvelerini tatmak istedim. Dükkanın hemen girişinde büyük bir makinede kahveyi kavuruyorlar. Müthiş bir kahve kokusu var. 1966’da kurulmuş olan dükkan aslında küçük bir etnik market; Ermeni, Yunan ve Türk mallarının bulunduğu marketin aynı zamanda online bir dükkanı da var. Dükkandan çok güzel kahve ve cevizli kurabiye alabiliyorsunuz ama oturmak için masası yok. Büyüme potansiyeli var ama anlaşılan dükkan sahibi küçük olsun benim olsun anlayışında.

Manhattan’da The High Line isimli, eski demiryolundan dönüştürülme yürüyüş parkuru insanı değişik düşünce ve duygulara sürüklüyor. Çelik binaların arasında yerden 10 metre yükseklikte bir üst yol olarak inşa edilmiş parkurun üstünde, sağ ve sol kenarlarında sanat eserleri var. İnsanlar tamamen özgürce (arabalardan uzak ve korunaklı bir şekilde) yürürken çok mutlu görünüyorlar. New York’ta her şey tasarım. Şezlong şeklinde banklar, tahterevalli şeklinde banklar ve hatta piyanoya dönüştürülmüş banklar var. New York’ta gezi parkurları ve parklar bile bir rekabet halinde daha fazla dikkat çekebilmek için birbirinden ilginç buluşlar yapıyorlar.

Bir öğlen yürüyüşü sırasında Queens Boulavard üstündeki Turkish Grill’i keşfettik ve akşam yemeği için gitmeyi düşündük. Dışarıya camekanın içine bir menü koymuşlar. Cam o kadar puslu ya da kirli ki menüyü okuyabilmek imkansız. Menü perişan haldeyse de dışarıdan restoran temiz ve güzel görünüyor. Öğlen ilk keşfettiğimizde boştu; akşam yemeği için tekrar gittiğimizde bir masa vardı. Amerika’daki Türk lokantaları bana genel olarak hayal kırıklığı yaratmıştır. Sonra bu camekanlı menüyü her gün dışarı çıkardıkları halde düzeltmeyen bu işletmenin yemeği de düzgün olmaz deyip vazgeçtik.

New York Manhattan manzaralı en güzel restoranlardan biri Ignazio’s, East River’in kıyısında ve Brooklyn köprüsünün altından Manhattan’ı görüyor. New York’un pizza konusundaki en ünlü iki restoranı komşuları Grimaldi ve Juliana ile rekabet ediyor. Rakipleri olan Grimaldi ve Juliana o kadap popüler ki, bu pizzacıların önündeki kuyrukların uzunlukları akşam saatlerinde Mecidiyeköy Metrobüs durağını anımsatıyor. İşte Ignazio’s’un bu iki marka ile rekabet edebilmesi için çok iyi servis yapması gerekli ve yapıyor. Pizza dağıtımı için restoranın önüne iki gösterişli Jeep marka cip koymuşlar. Oldukça havalı görünüyorlar. Yerlerinde olsam Fiat veya Alfa Romeo gibi İtalyan markası arabalar koyardım. Fiat 500’ler Amerika’da çok seviliyor. Pizza dağıtımı için son derece sempatik bir seçenek olabilirdi. Google’daki müşteri değerlendirmelerini okursanız, diğer müşterilerin de bu restoran hakkında olumlu düşündüğünü görebilirsiniz.

Gerçekten havalı ve yerel bir yerde kahve içmek isterseniz Dumbo’da Brooklyn Roasting Company’ye gitmelisiniz. Ambiyansın sıcaklığını ve genişliğini tarif edemem. Endüstriyel bir dekorda hem kahve sunmak hem de insanın içini ısıtmak gerçekten büyük bir başarı. Hepsi New York’ta, şimdilik 7 şubeleri var.

Paris Baguette Brooklyn’deki ve Manhattan’daki en iyi fırın kafelerden biri. Paris Baguette zinciri Amerika’nın Doğu ve Batı sahiliyle birlikte tüm dünyada Fırın olması dolayısıyla unlu ürünleri tatmak gerek. İşlerini layıkıyla yapabilmek için kendilerine has bir kahve markası (Cafe Adagio) servis yapıyorlar. En iyi yiyecek, en iyi içecek ve en iyi servis restorancılıkta başarının sırları.

Bugün restoran işinin en önemli bölümü güzel yiyecek ve içecek servisinin yanı sıra dekorasyon ve ışıklandırma. Brooklyn’deki Starbucksların ışıklandırmaları inanılmaz. O kadar davetkar ki dükkanlardan gözlerini alamıyorsunuz. Starbucks gibi küresel zincirler lokal zincirlerle başa çıkabilmek için daha özgün ve daha yerel görünmeye çalışıyorlar.

İş dünyasında büyük bir yarış var. Bu yarış da Ciao Vineria con Cucina veya Turkish Grill gibi kuruluşlar da varlıklarını sürdürüyor. Büyük şehirlerde müşteri çok olunca hizmetiniz çok iyi olmasa da bir şekilde çark dönüyor. Eğer akıllı davranırsanız ve büyümek istiyorsanız fırsatları kullanır yaptığınız işi sanata (yapana da tüketene zevk veren bir sanata) dönüştürürsünüz.

Boston’dan sonra New York’da yaşama bakınca Boston eğitimin başkenti olsa da, Amerika’da hayatın ve yeniliklerin merkezi New York.

 

Share Button

Bir cevap yazın