Liderlikte değişen bir şey var mı?

imageHarvard Üniversitesi’ndeki master dersleri kapsamında ilginç bir ders alıyorum. Edebiyat Eserleri ve Filmler Üzerinden Liderlik Vakaları dersinde dünya edebiyatından ve klasiklerden metinler okuyor ve liderlik konularını tartışıyoruz. Antik Yunan trajedyalarını hep okumak istemiştim. Bu ders fırsatıyla Sofokles’in Antigone’sini okuduğumda günümüz liderliğiyle karşılaşacağımı hiç tahmin etmezdim. Sofokles üç neslin hikayesini Kral Oidipus, Oidipus Kolonos’ta ve Antigone isimli üç oyunda anlatmış. Birinci oyunda kahin, Kral’a doğacak oğlunun Kral’ı öldüreceğini ve annesiyle evleneceği kehanetini söyler. Doğan çocuğu uzaklara gönderen Kral’ın çocuğu büyür ve Argos Kralı’nın kızıyla evlenir. Gerçek babasını tanımayan çocuk bir savaşta babasını öldürür ve öz annesiyle evlenir. İki kız, iki erkek çocuğu olur. Öz annesiyle evlendiğini öğrenince kendini kör eder, annesi de intihar eder. İktidardan çekilir ve uzaklara gider. İki erkek çocuk ülkeyi dönüşümlü yönetmeye karar verir. Fakat ilk kez iktidara gelen Etiokles iktidarın verdiği güce aşık olur ve zamanı gelince yönetimi kardeşine teslim etmez. Kardeşi Polinikes, Argos ülkesinin ordularını toplar ve kardeşine savaş açar. Savaşta iki kardeş birbirlerini öldürür. Ailedeki tek erkek olan dayıları Kreon, Kral olur.

Kreon, eski kral olan yeğenini anlı şanlı bir törenle gömer; ülkeye saldıran, kendi hakkını arayan kardeşi Polinikes’i ise kurda kuşa yem olsun diye bir tepeye gömmeden bırakır. Üçüncü oyun burada başlar. Dört kardeşten hayatta kalan iki kız kardeşten biri olan Antigone, ölen kardeşini gömmek ister. Çünkü Tanrıların yasasına (ülkenin anayasasına) göre, gömülmek her ölümlünün hakkıdır. Kral Kreon, ise dediğim dedik bir liderdir. “Ben kralım, yasa filan tanımam, benim dediğim yasadır. Bana karşı çıkan herkes de ihanet etmiş sayılır. Yeğenim de olsa, gelinim de olsa itiraz ederse haindir ve önce zindana atılır, sonra da öldürülür.” der. Bu arada Antigone kardeşini gömer. Bu durumu fark eden bir asker, krala bunu haber vermeye bile çekinir. Çünkü hiddetiyle tanınan kral, askeri oracıkta öldürebilir.

Bu arada Antigone ile nişanlı olan oğlu, babası Kral Kreon’a şöyle der: “Kendi düşüncende bu kadar ısrarcı olma! Kim yalnız kendisinin haklı olduğunu sanır, aklının ve ruhunun benzersiz olduğunu düşünürse, içinin boş olduğu anlaşılır arkasından ışık tutulunca. Bilge biri için utanılacak bir taraf yoktur başkalarından bir şey öğrenmekte. Bilirsin ki, estiğinde kasırgalar, eğilen ağaçlar kurtarabilir dallarını, ama direnenler kökleriyle birlikte sökülür. Eğer denizci yelken ipini hep gergin tutar ve gevşetmeye yanaşmazsa tekneyi alabora eder. Bu nedenle sen de eğil ve düşünceni değiştir! Benim gibi genç birinin de söyleyecek sözü olabiliyor. En yüksek mertebeye layık olan doğuştan bilge olandır. O halde akıl almak övgüye değer bir harekettir.”

Sanırım yönetim kademelerinde yükseldikçe insan kendine ve kendi düşüncelerine aşık oluyor. Sözünden geri adım atmak da, geri çekilmek ya da güçsüzlük olarak telakki ediliyor kendileri tarafından. Aslında değişebilmek, esneyebilmek, problemleri büyütmeden, küçülterek çözebilmek güçlülük ve zeka gösterisidir.

Yukarıdaki oyunun öyküsünde Kral Kreon’un Polinikes’i gömdürmeme inadı o kadar ileri gidiyor ki, sonunda gelini Antigone, oğlu Haimon ve karısı ölüyor. Halbuki Polinikes’in gömülmesine baştan izin verse sevdiklerini kaybetmeyecek ve yapayalnız kalmayacak.

Not: Oyunları Mitos Yayınevinin kitapları arasında bulabilirsiniz.

 

Share Button

Bir cevap yazın