Hangi roldesiniz?

???????????????????????????????????????
Aile içi çatışmalarının ya da genel olarak iletişim çatışmalarının temelinde çoğu zaman basit bir model yatar. Aile bireylerinin hepsi, diğer üyeler için hediye kabul edilebilse de yine de pek çok aileden çatışma eksik olmaz. Çatışmaların kökünde Chris Argyris’in sınıflamasını yaptığı rollerin uyuşmazlığı bulunur. Argyris’e göre üç tip rol vardır:

İnsanlar; anne-baba, çocuk ya da olgun tipi rollerdedir. Başkalarını da yine bu rol tanımlamalarıyla algılama eğilimindedir. Basit ve tutarlı bir örnek olarak, anne-babalar, klasik koruyucu ve kontrol edici anne-baba rolü içinde, çocuk da çocukluk yapan çocuk rolü içindedir. Bu tür bir model, tamamlayıcı bir özellik gösterdiğinden belirli çatışmalar içerse de, bunlar son derece normal çatışmalardır.

Problem, koruyucu ve kontrol edici anne-baba rolü içindeki anne babalar ile, olgun role girmiş, kendi yapacaklarını kendileri tayin etmek isteyen çocuklar arasındadır. Anne-baba çocuklarını, “çocuk rolleriyle” görmek ister ve kabullenir; halbuki çocuk “olgun role” girmiştir ve çatışma çıkar. Benzer problemler evli çiftler arasında da yaşanır. Örneğin, koca sıklıkla hayatı boyunca “koruyucu ve konrol edici anne-baba rolü” tavrıyla karısına yaklaşır; karısı da tamamlayıcı bir şekilde “çocuk rolü” içinde değil de, olgun roldeyse ya da o da kocasına karşı “koruyucu ve kontrol edici anne-baba rolü” içindeyse çatışma yaşanır. En uygun ilişkiler tamamlayıcı rollerin bulunduğu ilişkilerdir. Örneğin, olgun rollü bir koca, olgun rolü benimsemiş bir eş ile, mutlu bir evlilik sürecektir. Ya da olgun rollü çocuk ile, yine ondan olgun davranış bekleyen olgun anne baba mutlu bir aile ortamını sürdürecektir. Bir tablo verecek olursak, bu basit ilişki düzeneği daha iyi anlaşılabilir.

olgun rol+olgun rol = uyum

anne-baba rolü+çocuk rolü=uyum

çocuk rolü+çocuk rolü=uyum

olgun rol+çocuk rolü= çatışma

anne-baba rolü+olgun rol= çatışma

anne-baba rolü+anne baba rolü=çatışma

Basit bir şekilde, herkes hangi rolün içindeyse, karşısındakini de kendisini tamamlayan ya da uyum sağlayan rolde görmek istiyor. Örneğin, olgun bir eş, çocuk rolünde bir eş değil, olgun bir eş bekliyor. Eşine karşı koruyucu anne-baba rolü oynayan bir koca, karısı olgun bir tavırla karşısına çıktığında çatışıyor. Ya da davranışlar açısından çocuk rolü içinde bir kocayı çekip çevirecek, anne-baba rollü bir eşe ihtiyaç var. Olgun insanlar, herkesle iyi anlaşırlar gibi düşünülebilir. Bu doğru değildir; olgun role girmiş insanlar da, iletişim kurmak için yine kendilerine benzer olgun insanlar ararlar.

İnsanın içine girdiği bu rol tipi, ortamdan ortama da farklılık gösterebilir. Örneğin, iş yerinde olgun rolü içindeki bir yönetici, eve geldiğinde koruyucu ve kontrol edici anne-baba rolüne bürünebilir. Keza okulda arkadaşlarıyla birlikte çocuk rolünde olan bir çocuk, eve geldiğinde birden değişerek “olgun rol” modelini giyebilir. Dolayısıyla insanları, değişik ortamlardaki rolleriyle kavramak ve onları içinde bulundukları rol modeliyle anlamaya çalışmak gerekir. Sanırım Anneler Günü’nde, hem annelerimize, hem de ailemize verebileceğimiz en büyük hediye, aile içi çatışmaların başlıca kök nedenlerini oluşturan bu modeli anlamak üzere konuşmak ve belki de kendimizi aile içinde hep birlikte (aile üyelerinin önünde) yeniden tarif etmek, tarif edenleri de can kulağıyla dinleyip onları oldukları gibi kabul etmektir. Olgun rol modelinde olduğunu iddia eden birine, inatla koruyucu-kontrol edici anne baba rol modeliyle yaklaşmak çatışmaları sürdürmekten başka hiçbir işe yaramayacaktır.

Share Button

Bir cevap yazın