Eğitim öldü, yaşasın öğrenme

egitim-oldu-yasasin-ogrenmeSınıftaki tüm çocuklar itfaiyeci olmak isterken içlerinden sadece bu hikâyenin kahramanı olan bir çocuk itfaiyeci olmuştu. Okuldaki öğretmeni, “itfaiyeci olup ne yapacaksın, git üniversite oku, adam gibi bir işe gir” demesine rağmen çocuk, üniversiteye gitmek yerine itfaiyeci olmayı seçmiş.

Yıllar sonra görev yaptığı şehirde kaza sonucu yanan bir arabadan güçlükle sürücüyü çıkarmış. Kazadan çıkan sürücü, itfaiyeciyi görünce çok şaşırmış. Çünkü sürücü, sen üniversite okumalısın diyen öğretmenmiş. Öğretmen, herhalde bu olaydan sonra fikrini değiştirmiş olmalı:-)). Gazete yazılarına gülümseme işareti konmuyor; ama bence buraya konmalı.

Amerikan Eğitimciler Derneği’nin (ASTD) mayıs ayında Dallas’ta yapılan uluslararası toplantısında baş konuşmacı olan Ken Robinson, yukarıdaki hikâyeyi anlatmadan önce Amerika’da ve dünyada geleneksel eğitim sisteminin işe yaramaz hale geldiğini söyledi. Konuşmasında insanların tutkularının peşinden gitmesi gerektiğini, bunu yapmayacak olurlarsa belki başarılı ama mutsuz olacaklarını belirtti. Verdiği ilginç örneklerden birinde, itfaiyeci olmak isteyen bir çocuğun hikâyesini anlattı.

Ken Robinson’un ikinci verdiği örnek son kitabının editörüydü. Editöründen büyük bir övgüyle söz ettikten sonra yaptıkları bir sohbetten söz etti. 45 yaşlarında olan editör hanıma, bu işe ne zaman başladın diye sorduğunda aldığı cevap karşısında şaşırmış. Çünkü kadın sadece beş yıl önce editörlüğe başlamış. Genelde bu işler okuldan mezun olduktan sonra başladığınız işlerdir. Kadına daha önce ne yaptığını sorunca aldığı cevapla iyice şoke olmuş. Kadın konser piyanistiymiş. Konservatuarları birincilikle bitirdikten ve bu konuda doktora da yaptıktan sonra dünya çapında bir konser piyanisti olmuş. Ken Robinson, neden bıraktığını sorunca daha da şoke edici bir yanıt almış. “Çok iyi bir piyanisttim; ama keyif almıyordum.” Ken Robinson, hikâyeyi şu kıssadan hisseyle bitirdi: “Bir şeyde çok iyi olmamız, yaşamımızı bu işi yaparak harcamamızı gerektirmiyor.”

Konferanstan sonraki basın toplantısında Danimarka’dan bir gazeteci, “Bence toplumun yüzde 90’ı yetenekli değil.” deyince Ken Robinson, “Hayır, insanlar yetenekliler… Sadece yeteneklerini keşfetmemişler. Yetenekler, doğal kaynaklar gibidir, onları çıkarmak için çok sistemli çabalar ister.

Ken Robinson, ünlü aşçı Jamie Oliver’a referansla dünyadaki eğitim sistemine muhteşem bir eleştiri getirdi: “Dünyada bir Michelin Yıldızlı lokantalar vardır; bir de fast food lokantalar… Fast food lokantalarda her şey standartlaştırılmaya çalışılır. Michelin Yıldızlı lokantalarda ise her şey özelleştirilmeye çalışılır.” Eğitim sistemi daha çok fastfood lokantalar gibi; her şey standartlaştırılmaya çalışırken vasat bir kaliteye razı olunuyor; ama ihtiyaç duyulan kişiye özel bir öğrenme ortamı sunulması.” Ken Robinson, buradan hareketle öğretmenliğin, bir bilgi aktarma sistemi değil, bir sanat olması gerektiğini belirtti.

Eğer Ken Robinson’un kim olduğunu tanımıyorsanız ve daha önce TED.com isimli siteyi duymadıysanız, bu yazı sizin için harika bir hediye olacak. TED.com adresinde süreleri 3, 8 ya da 18 dakika uzunluğunda birbirinden ilginç konuşmalar var. TED (Technology, Education, Design) isimli kuruluş, Türkiye dahil dünyanın dört bir yanında birbirinden ilginç konuşmalar organize ediyor. Binlerce konuşma bulunan TED sitesinde, konuşmaların birçoğunu Türkçe altyazılı olarak izlemek de mümkün. Kıdemli bir eğitimci olan Profesör Ken Robinson’un son derece esprili konuşmalarını izlemek isterseniz yapmanız gereken tek şey ted.com adresini ziyaret etmek.

Share Button

Bir cevap yazın