Yemek ve hayat felsefesi

foodİyi bir aşçı sayılmam; ama yemek üstüne bir hayli düşündüğümü ve pişirmesinden yemesine yemeğin içinde hayat için birçok ders olduğunu söyleyebilirim.
Öncelikle pişirme sürecindeki ölçüden söz edebiliriz. Herhalde tüm yemek tariflerinin en önemli unsurlarından biri ölçülerdir. Pilav yapmayı biliyorum diyen birinin kendine göre ölçüleri vardır. Ne var ki, bu ölçüler kişi sayısına göre, ocağın alevine, kabın büyüklüğüne göre değişir. Bu anlamda pişirdiğiniz yemeğin tüm tarifi, bu yemeği yaptığınız mutfağa ve kişilere göre değişir. Hayatta da belirli bir ortamda başarı getiren bir başarı formülü, başka bir ortamda işe yaramayabilir. Bir dost meclisinde çalan küçük bir müzik grubuna tempo tutarak katkıda bulunmaya çalışmak işe yararken, bir orkestranın verdiği konser sırasında davet olmaksızın tempo tutarak katkıda bulunmaya çalışmak müziği bozabilir.

İnsanın ifade edilmeyen temel kaygısı, sağlıklı bir şekilde yarına çıkmaktır. Sağlıklı şekilde yarına çıkmak için de yemek yeriz. Bazılarının yemek bol olduğunda tabak tabak yemesinin sebebi, bilinçaltındaki daha sonra yemek bulmakta zorluk çekeceği endişesidir. Bu noktada yemek davetlerinin çok çekici bir gücü vardır. Yemeğini paylaşan kişi, davet ettiği kişinin yarın yaşamasını istiyorum demektedir. Birlikte yemek yemek aynı kaderi paylaşmak anlamına gelir. Kişisel olarak beni en çok mutlu eden şeylerden biri, sevdiklerimi yemeğe davet etmek ve yemeği onlar için bizzat hazırlamaktır. Bu şekilde, sevdiklerimi mutlu etmek için elime harika bir fırsat geçmiş olur. Mutlu olmaktan daha güzeli, mutlu etmektir. Başkası için yemek hazırladığınızda başkasını mutlu edersiniz. Yemek ısmarlamak da bu davranışa benzer; elbette kendi hazırladığınız yemeğin yerini tutmaz.

Aşçıları / gurmeleri bilemem ama ben yediğim yemekteki her bir sebzenin tadını ayrı ayrı almak isterim. Diğer bir deyişle, yemeğin içinde girdiler pişerken kimliklerini kaybetmemelidir. Kabak kabaklığını, patlıcan patlıcanlığını bir ölçüde korumalıdır. Ama yemek pişirmenin anlamı, bir anlamda farklı girdilere takım çalışması yaptırmaktır. Aromalar ve tatlar birbirine karışmalı, kendi olduklarından daha güzel bir lezzet sunmalıdır. Hayatta da aynısını arıyorum. İnsanlar kimliklerini kaybetmesinler, ama bir araya geldikleri kişilerle de uyum içine girip daha güzel ve büyük bir bütünün parçası olsunlar.

Ekip arkadaşım Serpil Ata, insanların ve yiyeceklerin kendine has bir enerjisi olduğunu düşünüyor. Açıkçası ben de katılıyorum. Mutsuz olduğumuz bir anda yaptığımız yemek güzel olmuyor. Yemek yapmak için duş ya da abdest almak, yemeğin tadını iyileştirebilir. Neden domatesleri yıkıyoruz, kirlerden arındırıyoruz da, yemek yapanı kirlerden arındırmıyoruz ki! Yine yemek yaparken birçok kez gıdalara karşı güç kullanıyoruz, kesiyoruz, havanda dövüyoruz, çırpıyoruz. Bütün bu sert ve güç içeren işlemleri yaparken bu meyve ve sebzeye iyi niyetlerimizi sunmak ve selam vermek meyve ve sebzenin tadını güzelleştirebilir. Güzel pişirmek kadar, güzellikle pişirmek de önemlidir.

İşyerinde anlaşamadığımız birini, futbol maçında takım arkadaşımız olduğunda sevebiliyoruz. Yaklaşım şeklinin değişimi, kişileri ve yemekleri sevmemize yol açabiliyor. Pırasadan uzun süre nefret ettim; ama komşum Kuvvet Baskın bu masum sebzeyi bir gün öyle bir farklı pişirdi ki, tabağı sıyırdım. Manevi ablam Müşerref Gavas, bana benim uzunca bir süre yemek yemeyi hiç bilmediğimi, yemeğin nasıl sunulması ve yenmesi gerektiğini öğretti. Daha önce sevmediğim birçok yemeği, sayesinde farklı usullerle çok severek yiyorum.

Bütün bunların yanında az yemek de erdemdir. Tek bir domates lezzettir, bir kamyon dolusu domates yüke dönüşür. Mevlânâ Celaleddin-i Rumi’nin dediği gibi, az konuşup, az uyuyup, az yemeliyiz.

Share Button

Bir cevap yazın