Uber ve Amerika’dan Dersler

uberBir taksi sistemi hayal edin. Cep telefonunuzdaki uygulamanın haritasında en yakınınızdaki taksileri görüyorsunuz. Farklı otomobiller, Mercedesler, station wagonlar, cipler. Üstelik şoförlerinin resimleri ve müşterilerden aldıkları puanlar da var. Gitmek istediğiniz adresi cep telefonunda yazıyorsunuz. Size takriben ne kadar sürede varacağınızı ve taksi tutarının ne kadar olacağı belirtiliyor. Arabayı seçtiğiniz anda arabanın kaç dakikada yanınıza varacağını görebiliyorsunuz. Arabanın hareketini cep telefonunuzdaki haritada takip ediyorsunuz ve araba sonunda yanınıza ulaşıyor. Arabanın arka koltuğuna oturuyorsunuz. Şoför size, ‘Mehmet Bey, hoş geldiniz” diyor ve siz gidilecek yeri bile söylemeden şoför sürmeye başlıyor. Şoförün önünde duran cep telefonundaki uygulama en kısa yolu, şoföre tarif ediyor. Acaba beni dolandırıyor mu, fazladan para mı almaya çalışıyor diye hiç düşünmüyorsunuz. Hedefinize varınca, araba duruyor. Kapıyı açıyor, teşekkür ederek iniyorsunuz. Elinizi cebinize atmıyorsunuz. Para vermiyorsunuz. Taksi bedeli, kredi kartınızdan düşüyor. Üstelik normal bir taksi ile yolculuk 40 TL tutacaksa bu sistemle 20 TL tutuyor. Eğer aklınıza gelirse hemen, gelmezse cep telefonunda uygulamayı bir daha açtığınızda şoföre, arabasına, temizliğe, iletişime puan veriyorsunuz. Şoförler paralarını Uber isimli şirketten toplu olarak alıyorlar.

Sıradan insanlar, diyelim ki maaşlı çalışan bir profesyonel Uber isimli bu şirketle anlaşma imzalıyor. Anlaşmada kullandıkları araba belirtiliyor. Uber şirketi, şoförleri mülakatla kabul ediyor. Diyelim ki, maaşlı çalışan bir memur iş çıkışında saat 18:00’dan sonra Uber sistemiyle taksicilik yapıyor. Ay sonunda da gelir vergisi düşülmüş kazancı hesabına yatıyor.

Şimdi bu insanlara güvenebilir miyiz? Sıradan bir taksici mi daha güvenilir, Uber şirketiyle anlaşma yapan bu insanlar mı?  Kendi hayatımızı ve ailemizi emanet ettiğimiz taksicilerin kim olduğunu hiç bilmiyoruz. Ama Uber sistemindeki herkesin kimliği açık, hangi plakalı araca bindiğimiz, şoförün kim olduğu belli. Ayrıca şoförler sürekli puanlandığı için en yüksek müşteri memnuniyeti sağlayan şoförü tercih etme imkanı var. Uber şirketi aynı zamanda belirli bir puanın altında kalan sürücüleri sistemden atıyor. Dolayısıyla sadece müşteri memnuniyetine odaklı olanlar sistemde kalıyor. Bu sistemin devrede olduğu New York, Boston, Chicago, Toronto, Londra gibi yüzlerce şehirde artık çoğu kimse normal taksiye binmiyor. Normal taksilere hem fazla para veriliyor hem de kötü hizmet alınıyor. İstanbul’daki taksicileri ve kullandıkları taksileri bir düşünün… Taksi şoförlerinin çoğu eğitimsiz ve mutsuz, evlerine zor ekmek götürüyor. Tüm parayı plaka sahibi alıyor ve nasıl olsa taksi müşterileri, mecbur diye arabayı bile yenilemiyor. Uber şirketi artık İstanbul’da hizmet vermeye başlamış. Denemek isterseniz https://www.uber.com/tr/.  Amerika’da olduğum için henüz İstanbul’daki sistemi denemedim, onun için İstanbul’daki hizmet için iyi ya da kötü diye bir şey demiyorum.

2010 yılında San Francisko’da kurulan Uber, tüm dünyadaki mevcut taksi sistemini yok ediyor ya da değiştiriyor. Taksi şirketleri Uber’i durdurmak için ellerinden geleni yapıyorlar. Yasal olarak Uber bu işin üstesinden nasıl geliyor bilmiyorum, ama başarılı olmuşlar ki, dünyanın dört bir köşesinde Londra’dan Dubai’ye, Roma’dan Sao Paulo’ya, Mumbai’dan Tokyo’ya kadar bu işi tutturmuşlar.

 

Share Button

Bir cevap yazın