Sıra Dışı Kıssalar ve Hisseler

The_Straight_Story_posterDavid Lynch’in Straight Story isimli filminden bir sahneyi paylaşmak istiyorum. Öykünün kahramanı yaşlı bir dede olan Alvin Straight, bir çim biçme makinesiyle 500 küsur kilometrelik bir yolculuğa çıkar. Yolculukta başına birçok olay gelir. Bir tanesi evinden kaçan bir genç kızla ilgilidir. Evlilik öncesi kurduğu cinsel ilişki yüzünden hamile kalan kız ailesine bunu açıklayamayacağı için evinden kaçmıştır. Ormanlık bir yolun kenarında karşılaştığı Alvin Straight’e kamp ateşinin önünde çok üzgün bir şekilde durumunu anlatır. Alvin Straight, her bireyin tek bir dal parçası olduğunu, yaşam denilenin mücadelenin tek olan dalları kolayca kırdığını söyler. Ama dallar bir araya gelir ve bir demet gibi iple bağlanırsa artık dallar kırılmaz. Alvin Straight’e göre aile budur. Aile bir arada duran birbirine destek olan dallardır. Bu sözü anlayan genç kız ailesinin yanına birlik olmaya döner. Sanırım her dönemden her alanda tek tek kırılmamak için birlik olmamız gerekiyor.

 

Yuhanna İncili’nde bir kıssa vardır. Din bilginleri ve Ferisiler, zina ederken yakalanmış bir kadını Hz. İsa’ya getirirler. Suçlu kadını orta yere çıkararak Hz. İsa’ya, “Muallim, bu kadın tam zina ederken yakalandı” der ve cezalandırılması için bir de gerekçe öne sürerler: “Musa, Yasa’da bize böyle kadınların taşlanmasını buyurdu, sen ne dersin?” Hz. İsa “İlk taşı, aranızda günahsız olanınız atsın!” der. Böyle deyince kadını linç etmeyi düşünen kalabalık kendi günahlarını hatırlayıp birer birer oradan uzaklaşır. Bu öykü sürekli aklımdadır. Keşke herkes başkalarının günah işledikleri ya da suç işlediklerini iddia etmeden önce kendilerini bir gözden geçirseler.

İyi sıhhatte olsun, eski arkadaşım ve kıymetli dostum Mehmet Emin Öztürk’ün unutamadığım bir sözü vardır. Günah işlemekten daha korkunç olan şey, işlediğimiz günahı günah olarak kabul etmemektir. Sanırım bu ikincisi hatamızı, günahımızı kabul etmemek, Müslüman olduğunu iddia edenlere bir anlamda ahiret korkusunu unutturur. Yüce Allah bu dünyadan sonra, yaptığımız yanlışların hesabını sormayacak diye düşünmek bir anlamda Allah’ın varlığını kabul etmemektir. Ölüm, evrendeki en mükemmel eşitleyicidir. Toprağa girdiğimizde şirket başkanı,  yazar, profesör ya da dilenci olmamız fark etmez, herkes toprakta eşitlenir. Bütün konumlar, şan, şöhret, mal mülk geçicidir.

Allah hepimize özeleştiri yapmayı, hatalarımızdan dönmeyi ve doğru olmayı, doğrulmayı nasip etsin.

Share Button

Bir cevap yazın