“Sayın şoför lütfen beni dövmeyin!” 

IMG-20151117-WA0000Cumartesi günleri Bursa Orhan Gazi Üniversitesi’nde ders vermek üzere İstanbul’dan Bursa’ya gidiyorum. Uzunca bir süredir, bilinçli bir tercih olarak şehirler arası yollarda kural olarak hep toplu ulaşımı (Uçak, Deniz Otobüsü veya Otobüs) kullanıyorum. İki haftadır Kamil Koç ile Bursa’ya gitmeye çalışıyorum.  1926’da kurulmuş bu şirketin belirli bir sistemi olduğunu ve kendini geliştirmek için çok çalıştığını sürekli seyahat eden biri olarak söyleyebilirim. Hızlıca çağrı merkezinden bilet alabiliyorsunuz. Bursa Otogar’da yolcularına ücretsiz gazete veriliyor. Otobüslerinde internet ve eğlence programları var. Bazen sistematik bir şekilde telefonla seyahat eden yolculara müşteri memnuniyeti anketi yapılıyor.

Ama iki haftada birkaç macera yaşadım. Geçtiğimiz hafta Cumartesi sabahı Dudullu’dan sabah 5’te kalkacak aracın sabah 4:15’te Kadıköy’den kalkacak servisi hiç gelmedi ve servisin gelmeyeceği bilgisi dahi verilmedi. 1 saat 45 dakika kaybettim.

Bu Cumartesi günü ise olağanüstü bir yağmur vardı İstanbul’da. Sabah 7:30 da yine Bursa’ya kalkacak araç, arızalandığı için Dudullu’ya ulaşamadı. 8:15’te Bursa’ya giden başka bir araca biletimi aktarmak istedim. Çağrı merkezi bunun kesinlikle yapılamayacağını söyleyince tabi sinirlendim. 8:15 aracında yer olduğu halde benim arızalı aracı beklemem gerekiyormuş. Sesimi biraz yükselterek bileti iade ettirdim ve 285 37 74 sefer sayılı 8:15 aracına yeni bir bilet almayı başardım. Otobüse bindiğinde 28 numaralı koltukta başka biri oturuyordu. Adamcağız yerine geçince neden benim koltuğuma oturduğunu anladım. Adam kendi yerinde “Böyle koltukla seyahat edilemez, sırtını dokundurduğun anda tamamen arkaya yatıyor. Biz sağlam bir koltukla seyahat etmek için para ödedik.” diye söylenmeye başladı. Başka bir kadın yolcu da video eğlence sisteminden yararlanmak istiyordu, sırf bunun için Rahat Hat denilen aracı tercih etmişti ama ne var ki, video eğlence sistemi çalışmıyordu.

Bu arada hemen çaprazımda oturan bir teyzeyi Kamil Koç aradı. Kadıncağız Bursa’ya gidiyordu, ama bileti benim gibi 7:30 aracına kesilmişti. Kadıncağızı arkadan gelen, arıza dolayısıyla geciken arabaya ağır yağışa rağmen bindirmeye karar verdiler. İstanbul’dan kalkan ve Bursa yönüne giden araçlar, Eskihisar’dan Topçular’a vapurla geçerler. Bizim otobüsümüz de Eskihisar’a vardı. Vapur bomboş önümüzde duruyor, ama bizim otobüsümüz gemiye binmiyordu. Tabi yolcular durumu fark ettiler. “Niye binmiyoruz?” söylenmeye başladılar, koltuk mekanizması kırık olan yolcu iyice sinirlendi ve yüksek sesle “35 kişiyi bir yolcu için bekletiyorsunuz” diye bağırdı. Ardından şoförü şikayet edeceğini söyleyerek şoförün ismini sordu. Şoför de “İlker Sertoğlu” diye bağırdı. “Serttt” kelimesinin üstüne birkaç kez bastıra bastıra “Sertoğlu” dedi. Koltuğu kırık yolcu, “bizi böyle bekletemezsiniz” deyince, şoför adamcağızı dövmeye karar verdi, ayağa kalktı, araya yolcular girdi. Şoför ön kapıdan inip arka kapıdan yolcuya ulaşmaya çalıştı. Yine yolcular araya girdi.

Ortalık yatışınca vapurda şoföre dedim ki, “Siz turizmcisiniz, biz misafiriz. Siz ev sahibisiniz, insan hiç misafirine böyle davranır mı? Kamil Koç logosunu taşıyorsunuz, siz müşteriye bağırdığınızda, Kamil Koç müşteriye bağırmış oluyor. Bu sizin ve çalışma arkadaşlarınızın ekmek teknesi. Sizin bu davranışlarınızdan sonra bu otobüsteki yolcular bir daha Kamil Koç’a biner mi?” “Adam ben kaptanım, otobüste ben ne dersem o olur, ben haklıyım, alttan filan da almam” dedi. Uzatmadım, vapurda biraz hava aldıktan sonra yerime geri döndüm. Otobüs hareket etti. Hemen başımın üstündeki havalandırma kapağı(Sun Roof) ndan yağmur suyu gelmeye başladı. Montumu giydim, şapkamı taktım. Otobüsteki iç yağmur, zihnimi temizlerken  “Türkiye’de liderlik pozisyonunda olan herkes, zorla kendi dediklerini kabul ettirmek yerine özeleştiri yapıp kendini düzeltse, empati ve diyalog kursa nasıl olur?” diye düşündüm.

Not: Bu yazıyı yayımladıktan sonra Kamil Koç benimle iletişime geçti. Oldukça profesyonel bir şekilde gündeme getirdiğim meseleyi çözerek beni memnun ve sadık bir müşteri olarak tutmayı başardılar.

Share Button

2 comments on ““Sayın şoför lütfen beni dövmeyin!” 

  1. Bu yazı için teşekkürler melih bey, bende melih arat pazarları zamanda yazıyor face de paylaşıyordu diye aklıma gelmiştiniz. Bence Pamukkale turizm daha uygundur. Nilüfer’de iyidir biraz kala balık oluyor sadece. Selamlar.

  2. Melih Bey yazınızı okuyunca yorum yapmadan geçemedim kendim bizzat Kamil Koç ile yaşadığım o kadar çok maceram var ki anlatsam şaşırmayacağınızdan eminim. Ama en kötüsü bir defasında ptesi sabah işe yetişmek için Akhisar-Bursa sabah 04:30 aracına bilet almıştım. Bir gün öncesiden aradılar ve gece garaj ofis kapalı olduğu için şehir içindeki ofise gitmem gerektiğini söylediler, öyle de yaptım. Bu araca yetişmek üzere annemi ve kız kardeşi uyandırıp saat 04:00’te Soma’dan çıktık 04:20’de şehir içi ofise vardık yetkili beyefendi ordaydı otobüsün geleceğini ve biraz gecikeceğini söyledi. Saat 05:30 olduğunda annem ve kız kardeşimi yok yere beklettiklerinden dolayı sinirlenerek yetkiliyle tartıştım, kendisi tekrar görüşme yapacağını söyledi biraz sonra yanımıza geldi ve özür dileyerek şoförün yeni olduğunu şubeye uğramayı unuttuğunu garaja gittiğini yolcu olmayınca da yola devam ettiğini söyledi 🙁 takdir edersiniz o sinirle bir kere daha tartıştım ve öğleye kadar uygun saatlerde sefer olmasına rağmen dolu olduğu için beni ancak 13:30 seferine alabileceklerini söylediler..sonrasında ben garaj açılana kadar bekledim ve yolculuğumu başka bir firma ile yaptım..dahası çok önemli işlerim varken o gün işe yetişemedim.. o gün bugündür de bir daha Kamil Koçu kullanmıyorum size de tavsiye ederim yeni maceralar yaşamanız an meselesi..

Bir cevap yazın