Mükemmel Hedef Tuzağı

target 3İnsanların kendileri için en iyi olanı istemesi kadar doğal bir şey olamaz. Bir öğrencinin Türkiye’de burslu olarak en iyi özel üniversiteyi ya da en iyi devlet okulunu istemesi gayet tabiidir ve istemelidir de. Kişisel olarak insanlara çocukları için sadece Türkiye’nin değil, Amerika’nın da en iyi üniversitelerine gitmeleri için hayal kurmalarını tavsiye ettim. Vizyon yetersizliği çok başarılı olabilecek birçok öğrencinin mütevazi okullarda okumasına yol açmıştır. Örneğin, oğlum Sanat’ın matematik öğretmeni Saniye Hanım bir çalışkanlık ve zeka abidesi. Yıllar önce kendisine destek veren olsaymış o olağanüstü disiplin ve çalışkanlığı ile Harvard Üniversitesi’ne bile girebilirmiş. Ne var ki, mütevazi bir Türk üniversitesinde okuyup matematik öğretmeni olmuş. Ancak Saniye Hanım’ın örneğinden yola çıkarak insanlara Harvard gibi yüksek hedefler tavsiye ettiğimi düşünmeyin.

Herkese kendi kapasitesine uygun hedefler tavsiye ediyorum. Yıllar önce üniversiteye girmekte biraz geç kalan bir öğrencim Boğaziçi Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü’nde okumak istiyordu. Çevresindeki herkese bu bölümde okumak istediğini söylüyordu. Burada okumak onun için bir tutkuydu. En üst düzey puanla yerleşilen bu okula girmek içinse elle tutulur bir hazırlık yapmıyordu. Evde kendisi yeterince çalışmadığı gibi, bir dershaneye de gitmiyordu. Sonuç tahmin ettiğiniz gibi oldu. Söz ettiğim bölüme yerleşemedi.

Hedefler büyük olmalı, ama olası en büyük hedef değil, bizim erişebileceğimiz en büyük hedef seçilmeli. Söz ettiğim arkadaş zekiydi; ama üniversite sınavına hazırlanmak anlamında disiplinli değildi. Boğaziçi Üniversitesi’nde Uluslararası İlişkiler okumak yerine İstanbul’da bir devlet üniversitesinde daha erişilebilir bir puanda bir bölüm hedefleseydi belki o yıl yerleşebilirdi.

Uçuk hedeflere değil, yapılabilir hedeflere odaklanmalıyız. Bir hedefi uçuk olmaktan çıkaracak şey, sahip olduğumuz donanım ve imkanlardır. Eğer bunlara sahip değilsek, elimizdekiyle ne yapılabilir diye bakmalıyız.

Fatih Terim’in kariyerini izliyorum. Galatasaray’ın UEFA şampiyonluğundan sonra Fiorentina’nın teknik direktörü olmuştu. Ama gözü yükseklerdeydi. Milan’a teknik direktör olmak istiyordu ve oldu da. Ama bu zorlu görevde çok uzun kalamadı ve Türkiye’ye döndü. Makul olana razı olmanın bir erdem olduğunu düşünüyorum. Fiorentina, Milan’a göre daha küçük bir takımdı, mali ve yeteneksel kısıtları vardı; belki İtalya şampiyonu olamazdı ama Fatih Terim’e İtalya’da kişisel donanımına dönüştürebileceği bir deneyim kazandırabilirdi. Ama Fatih Terim, makul olana razı olmadı, kendisi için o sırada uçuk kabul edilebilecek olanı istedi ve o uçuk hedef ona Türkiye’ye dönüş biletini verdi.

Her aşırı yüksek hedef, bir başarısızlık macerasına dönüşür. İnsanın itibarını ve özgüvenini de zedeler. Uçuk hedeflerin peşinde koşanlar önünde sonunda başarısız olurken, makul hedeflere razı olanlar, başarılarının üstüne başarılar inşa ederek ileriye giderler. Makul hedeflerini başaranlar üstelik her projeyle kendine güvenlerini de artırırlar.

Uçuk ya da mükemmel hedef tuzağı, yaşamın her anında önünüze çıkabilir. Çok başarılı insanlar da kendilerine, bulundukları yere göre çok ulaşılmaz hedefler seçebilirler. Bu hedefler onları da zor durumda bırakır.

Share Button

Bir cevap yazın