MBA yapmak ya da yapmamak, işte bütün mesele bu!

Bir Japon ve bir Amerikalı, Afrika’da safariye çıkmışlar. Safaride macera olsun diye gruptan ayrılıp kendi başlarına ilerlemeye başlamışlar.

Orman içinde bir saat kadar yürüdükten sonra tam aradıkları şeyi bulmuşlar. Karşılarında bir kaplan varmış. Kaplan onlara yavaş yavaş sokulmaya başlayınca Japon hemen sırt çantasından spor ayakkabısını çıkarıp giymeye başlamış. Amerikalı, Japon arkadaşına seslenmiş: “Yararı yok, hiçbir zaman bir kaplandan hızlı koşamazsın!” Japon cevap vermiş: “Senden hızlı koşsam yeter!”

Dünya artık rekabete dayalı olarak işliyor; bir Türk olarak başka milletlerden daha üstün performansımız olduğu zaman kazanıyoruz. Türkiye’de bir işe girmemiz ya da iş hayatında başarılı olmamız diğerlerinden daha üstün niteliklerimiz olmasına bağlı. Yıllardan beri çevremdeki herkesi daha çok okumaya ve eğitim almaya teşvik ettim. Herkes daha önce bitirdiği okulun üstüne bir tane daha koymalı. Lise mezunuysan yüksekokul ya da üniversite okumalısın; üniversite mezunuysan master ve doktora yapmalısın. Türkiye’de yüksek eğitim konusunda ciddi bir talep var şu anda. Açılan sayısız özel üniversite ve devlet üniversiteleri bu talebin bir sonucu.

Ancak okul açmak yeterli değil, okulları da sıra dışı hale getirmek önemli. İşletme yönetimi master programlarının (MBA) birçoğunda yönetim, pazarlama, finans ve muhasebe gibi benzer dersler işleniyor. Aslına bakarsanız bu konudaki kitapları da alsanız bilgiye ulaşmış olursunuz. Dolayısıyla bir işletme masterı bize kitaptan öğrenemeyeceğimiz bir şeyler sunmalı. Yalova Üniversitesi İşletme Bölüm Başkanı Doç. Dr. Mustafa Kurt, Yalova Üniversitesi işletme programını sıra dışı hale getirmek için hoca kadrosunun oluşumunda farklı bir yöntem izliyor. İşletme masterı yapan öğrencileri iş ve yönetim dünyasına daha iyi hazırlamak için, akademi kökenli öğretim üyelerinin yanı sıra iş, spor ve sanat dünyasından önde gelen isimlerle de buluşturuyor. Akademisyenlerin yanı sıra hem iş dünyasında kariyeri olan büyük kurumların yöneticileri de derslere giriyor. MBA programının ikinci döneminde yine akademik dereceleri olan spor antrenörleri, tiyatro ve sinema yönetmenleri ve hastane başhekimleri gibi farklı sahalarda yöneticilik tecrübesi olan hocalar ders veriyor. Sıra dışı düşünceler, aynı ders kitabının profesörler tarafından anlatılmasıyla farklı tecrübe ve bakış açısına sahip insanlar tarafından paylaşılmasıyla ortaya çıkıyor. Master yapmaya çalışanların önündeki engellerden biri de ALES sınavı. Bu sınavdan yeterli puan almanız önemli değil, iki yılda bir geçerliliği biten bu belgeden mutlaka elinizde geçerli bir sınav belgesi olması gerekli. Bu da yüksek eğitim yapmak isteyen birçok insanın önünde engel oluşturuyor. Yalova Üniversitesi’nde tezsiz yüksek lisans yapmak isteyenler için ALES belgesi istenmiyor. Öğrencilerin hayatını kolaylaştırmak için bir de tezsiz yüksek lisansın tüm derslerini de cumartesi gününe sıkıştırmışlar. Mütevazı bir harç ücreti olan Yalova Üniversitesi’nin bu sıra dışı tezsiz yüksek lisans programı için 15 Şubat’a kadar kayıtlar devam ediyor. Yalova Üniversitesi, İstanbul dışındaki İstanbul’a en yakın üniversitelerden biri olarak Türkiye’nin yıldızı parlayacak devlet üniversitelerinden biri. Elbette yenilikçi kadrosu da ellerindeki tüm imkanları yıldızlaşmak için kullanacak gibi görünüyor.

MBA programlarının öğrencilerine dağ tırmanışı, yelkencilik, kürek çekme gibi daha yenilikçi unsurlar katacaklarını umuyorum. Yoksa MIT ve Harvard derslerini bedavaya cep telefonunda izleyebildiğimiz bir dönemde kendi kendimize okuyabileceğimiz ders kitaplarını hocalardan dinlemenin pek bir cazibesi yok.

Share Button
Tagged with

Bir cevap yazın