Kitaplara Aşık Bir Adamın Notları…

images (2)Önceden okuduğum birçok muhteşem kitabın baskısı yok. Örneğin, Şans Faktörü; Beşinci Disiplin, Mor İnek, Değişim Mühendisliği ve şu anda sayamadığım diğerleri piyasada yok, kimseye tavsiye edemiyorum. Bazen yeni bir kitabı bulmak bile çok zor oluyor. Geçtiğim günlerde Mevlana İdris Zengin’in kitaplarını Kadıköy’ün bütün büyük kitapçılarında aradım; 10 kadar eseri olan bu tanınmış yazarın hiçbir eserini bulamadım.

Elimde imkan olsa tüm yayınevlerini, yazarları ve okurlarını karşıma alıp danışmanlık yapmak isterdim. Söyleyeceğim şey şu olurdu: “Yeni baskısı olmayan kitapları veya iyi dağıtamadığınız kitapları lütfen e-kitap olarak internette satışa koyun.” Benim gibi bu kitapları mutlaka bulmak isteyen varsa hiç olmazsa cep telefonundan ya da tabletinden alsın okusun. Bu arada sevgili okurlarım size de paylaşmak isterim ki, bir kitabın sayfalarını çevirmek ne kadar size hoş geliyorsa da e-kitap da çok pratik; onlarca kitabı sadece bir cihazda taşıyorsunuz ve daha önce Kindle hakkındaki yazımı okursanız bu cihazların birçok üstünlüğü olduğunu görürsünüz. İdefix’in e-kitap sistemi fena değil, üstelik iPad, iPhone ve tabletlerde de çalışıyor; olasılıkla bende olmayan android sistemli cihazlarda da… Hemen telefonunuza kurun, içinde 10 kadar da bedava kitap var; indirin, okumayı deneyin. Son derece pratik ve keyifli. D&R’ın da böyle bir sistemi var; ama tecrübeme göre sanırım onların sistemlerini biraz daha geliştirmesi gerekli.

Yalova Üniversitesi’nde verdiğim tüm dersler için çoğu Harvard Üniversitesi yayını olan Optimist tarafından Türkçe’ye çevrilmiş kitapları kullanıyorum. İster lisans dersi olsun, ister yüksek lisans dersi, bir derste bir-iki kitap okutmak öğrencilere haksızlık oluyor gibi geliyor. Öğrencilerin tembel olduğunu ve 8-10 kitap okuyamayacaklarını düşünebilirsiniz; ama bir kitabı tatlıya benzetirsek eşsiz bir tatlıdan nasıl birkaç porsiyon yemek istersek, tadına doyum olmayan kitaplardan da daha çok okumak isteyebiliriz. Bir de yapabileceklerimizi önyargılarımız belirliyor. “Haftada 7 kitap okuyabilirim” diye düşünen biri için 12 haftada 10 kitap dişinin kovuğuna bile gitmez. Ama “yılda bir kitap okuyabilirim” diyen biri için 12 haftada 10 kitap çok gelir. Bir şeyin çokluğu ya da azlığı bizim düşüncelerimize ve o şeyin lezzetine bağlıdır. Muhteşem lezzetli şeyler az, sıkıcı ve kalitesiz şeyler fazla gelir.

Optimist Yayınları şu sıralar Harvard Business Review’den Esaslar diye bir seri yayınlıyor. Tüm işletme hocalarına tavsiye ederim. Aynı yayınevinin Harvard Pocket Mentor (cep kitap dizisi) işletmede lisans düzeyinde birçok dersi işlemek için kaynak olabilir. İnsan Kaynakları dersi için 6 cep kitap seçtim; kitapları öğrenen öğrencilerden birinin tepkisini paylaşmak isterim: “Hocam bize daha çok “değerli” kitap önerebilir misiniz?” Bu tepki şunu gösteriyor; öğrenciler okumayı sevmiyor ve istemiyor değil; can sıkıcı, okur dostu olmayan ve dişe dokunmayan şeyler okumak istemiyorlar.

Çok kitap okumayı kolaylaştıracak bir tecrübemi paylaşayım; her toplu ulaşım aracını kullandığımda vapur, metrobüs, ido, tren, uçak yanıma hiç başlamadığım bir kitap alıyorum. O seyahatte ona başlangıç yapıyorum. Ne kadar okuyabilirsem, 40 sayfa, 100 sayfa ya da 200 sayfa… Seyahatin süresine ve o anki konsantrasyonuma göre miktar değişiyor. Böyle yaptığınızda her gün dışarı çıkıyorsanız her ay elinize en az 30 kitap geçer. Mütevazı düzeyde günlük gidiş dönüşte günlük 40 sayfa okusanız ayda minimun 1200 sayfa okumuş ve birçok yazarla tanışmış olursunuz. Arada çok hoşunuza giden yazarların kitaplarını da okumaya evde devam edersiniz.

Share Button

Bir cevap yazın