Kendini Kendinden Koru

kendini jebdinden koruGözlemlediğim birçok insan hakkında yorum yaparken, “aslında çok iyi bir insan ama” dediğimi fark ediyorum. Gerçekten de çevremizdeki birçok insan, özünde çok iyi. Ama davranışları ya da eylemleri, içindeki özle uyumlu olmayabiliyor.

Basit bir örnek olarak bir çocuk düşünelim. Ailesine karşı saygılı, arkadaşlarının ve akrabalarının hep iyiliğini isteyen tertemiz bir çocuk. Ne var ki, iş ders çalışmaya gelince, dijital oyunlar derse galip geliyor. Çocuk bir türlü ders çalışmak için kendini motive edemiyor. Yetişkinler arasında da öfke nöbeti geçirenler vardır. Öfkesini tetikleyecek bir şey olmadığında ya da öfke nöbeti geçtiğinde melek gibidir. Ne var ki, normal bir insanı öfkelendirmeyecek bir şey, bu insanları çılgınca öfkelendirebiliyor. Yine özünde iyilikten başka bir şey olmayan bazılarının da bir geç kalma sorunu var. Nereye gidecek olursa geç kalıyor. Kursa da gitse, işe de gitse, bir arkadaşıyla da buluşsa geç kalıyor.

Aynı şekilde yemeği çok kaçıranlar da var. Takıntılı bir şekilde çikolata yiyenler, dışarıda yemek yediklerinde bir buçuk porsiyondan aşağıya düşmeyenler, çorba-salata-ana yemek-tatlı-kahve-meyve-kuru yemiş yemeden sofradan kalkmayanlar var. Sohbet ederseniz bu insanların özünün fevkalade iyi olduğunu keşfedebilirsiniz. Kendini kaybeden sürücüleri de unutmamak lazım. Trafikte her hata yapana küfreden, selektör yaparak ya da korna çalarak hatalı sürücüleri takip eden birçok sürücü var. Yine bu insanları da yakından tanıyacak olursanız, özlerinde fevkalade iyi insanlar olduğunu gözlemleyebilirsiniz.

Yukarıdaki örneklere göre her birimizin içinde bir iyi taraf bir de olumsuz taraf var. Bazen olumsuz taraf, kontrolü ele geçiriyor ve bize yaptırdıkları ya da yaptırmadıklarıyla bize olağanüstü zarar veriyor. Bu anlamda insanın kendini başkalarından değil, en önce kendinden-kendi olumsuz yönlerinden koruması gerekiyor. Yani bize öğretmenlerimiz, anne-babamız, eşimiz, komşumuz, akrabalarımız ya da iş arkadaşlarımız değil, en önce kendimiz zarar veriyoruz. Kibrimiz, kendimizi beğenmişliklerimiz, öfkelerimiz, plansızlıklarımız, güzellik ya da giyim kuşam takıntımız, yemek tutkumuz, dağınıklığımız, dinleme kabiliyetimizin olmaması, çok konuşmamız, uykuyu çok sevmemiz, televizyon ya da facebook bağımlılığımız, bilgisayar oyunu ya da futbol delisi olmamız ve benzerleri bize zarar veriyor.

İnsanın olumsuz yönleri bir anlamda vücutlarındaki kanser hücresi gibidir. Kanser hücreleri de insanın kendi vücudunun parçasıdır. Ama kanser hücreleri çoğalmaya başladığında, vücudun sağlıklı kısımları çalışamaz hale gelir; sonuç da vücudumuz bir bütün olarak zarar görür. Kanser hücreleri, şimdilik bizim komutlarımızla yönlendirilemediğinden tıbbi tedavilerin dışında başvuracak bir çare yoktur.

Ancak kontrol edebileceğimiz ama kontrolümüz dışında olan tembellik, çok konuşmak, çok uyumak, alışveriş takıntımız, hep geç kalmak gibi yönlerimiz için harekete geçebiliriz. Harekete geçmenin birinci adımı, fark etmek ve kabul etmektir. Tıpkı kanser tedavisinde olduğu gibi, iyileşmenin ilk adımı teşhis etmektir. Kendimizi kendimizden korumanın birinci adımı da, kendimize zarar veren yönlerimizi tespit etmektir. Sonraki adımsa bu özelliklerimizden kendimizi mümkün olduğunca arındırmak için harekete geçmektir.

Yukarıdaki metaforu kurumlar ve liderler içinde kullanabiliriz. Belirli bir partiyi kendisinden korumak gerek, belirli bir lideri kendisinden korumak gerek, belirli bir toplumu kendisinden korumak gerek diye düşündüğünüzde birçok konu kendiliğinden berraklaşır.

Share Button

Bir cevap yazın