Kaliteli Üniversitelerin 7 Kuralı

7k_logoBir üniversite, ne olursa kaliteli olur?

Birinci kural: Zor girilen ve zor mezun olunan üniversite iyi üniversitedir.

Her önüne gelenin, her parayı bastıranın girdiği okul, iyi bir okul olmaz. Matematik, fen, dil, sosyal bilgiler, sanat alanlarında zayıf olan, liseyi bitirinceye kadar öz disiplin kazanmamış, sorumluluk duygusu gelişmemiş öğrencilerin dört yılda sihirli bir şekilde başarılı bir öğrenciye dönüşmesini beklemek biraz hayalperestliktir. Bazı öğrenciler üniversite yıllarında olgunlaşarak disiplinli, sorumluluk sahibi ve yaratıcı öğrencilere dönüşebilir; ama çoğunluk bunu yapabilir mi bunu bilmiyorum. Üniversitelerin bir kısmında doğru düzgün ders yapılmıyor, öğrencilerin derslere devamı takip edilmiyor. Sınavlar yeterince sıkı sorularla ve meselenin özünün öğrenildiğini kontrol eden yöntemlerle yapılmıyor. Öğrenci çok zorlanmadan okulu bitiriyor. Hakkıyla yapılan dersler olmadan, hakkıyla yapılan sınavlar olmadan öğrenciler mezun olursa onların mühendisliği, doktorluğu, muhasebeciliği, öğretmenliği sorgulanabilir olur.

İkinci kural: Bir üniversitenin felsefesi olmalıdır.

Özel üniversitelerin hepsi vizyon, misyon gibi kavramları kullanıyorlar. Ama uygulamada kendilerine rehberlik yapan bir felsefeleri yok. Hemen hepsini incelediğinizde ne öğretim üyesi seçiminde, ne ders işlemede, ne bölüm yapılandırılmasında, ne ders seçeneklerinde ayırt edici bir farkları yok. Her alanda bu farkların oluşmasını sağlayacak bir felsefeye sahip olmalılar.

Üçüncü kural: Üniversitenin araştırma fonksiyonu varsa ve olacaksa “öğretim üyelerinin” artık “araştırma üyesi” olarak adlandırılması gereklidir.

Öğretim üyelerinden fabrika işçisi gibi çalışarak hem ders vermelerini hem de araştırma yapmalarını istemek mantıklı değildir. Üniversite hocalarına mutlaka araştırma yapmaları için zaman yaratılmalıdır.

Dördüncü kural: İyi ders, onu hazırlamak için hazırlanan hoca tarafından verilir.

Hocalara çok ders saati vermek yerine, az sayıda ders sorumluluğu verilmelidir. Hocaya da üniversite yönetimi şöyle demelidir.  “Bu dönem sadece iki ders veriyorsun, ama öyle iki ders vereceksin ki, öğrenciler o dersten inanılmaz etkilenecekler. Alanlarına aşık olacaklar. Hocanın bilgisine, yol göstericiliğine, ders işleme tekniğine hayran olacak ve öğrenci olmaktan çıkıp daha fazlası için ‘talebe’ olacaklar.”

Beşinci kural: Üniversite hocasına iyi bir ücret verilmelidir.

Bu ücret kendisinin rahatça kitap almasına, kongrelere bildiri sunucu veya izleyici olarak gitmesine yetmelidir. Geçim sıkıntısı yaşarken bilimle uğraşılmaz, daha çok ders vererek ya da başka yöntemlerle para kazanmaya çalışılır.

Altıncı kural: Üniversitede bütçe yapılırken bölümlere araştırma bütçesi ayrılmalıdır.

Araştırma bütçesi olmadan sadece makale okuyarak, birçok dalda araştırma yapılamaz. Her bölüm ve araştırma üyesi, kendisine tahsis edilen bütçenin bir araştırma için kullanılmasından sorumlu olmalıdır.

Yedinci Kural: Üniversite öğrencisi akademik sahanın dışında da kendini yetiştirmeli ve bu rehberlik üniversite tarafından sunulmalıdır. Üniversitedeyken mutlaka çalışmalı iş disiplini ve sorumluluğu öğrenmelidir. Düzenli olarak kültürel faaliyetlere katılmalıdır: Tiyatro, sinema, sergi, konferans, kongre. Düzenli olarak spor yapmalıdır: bisiklet, dağcılık, yüzme vb. gibi. Sivil toplum faaliyetlerinde gönüllü olarak görev almalıdır.

 

Share Button

Bir cevap yazın