Bu notlar özel

x1Emek Sineması’nın yıkılması, restorasyonu ile neredeyse savaş çıktı. Bana sorarsanız, “adamın mülkü” ne isterse onu yapar. İster yıkar, ister restore eder. Türk kültür tarihinin parçası diyorsanız, İKSV gibi bir vakıf bastırır parayı, alır ve olduğu gibi muhafaza eder. O yürüyüş yapanlardan birine miras kalmış olsaydı bina, kendisine “burayı alışveriş merkezi yapıyoruz, sana da 20 milyon dolar veriyoruz” deselerdi, herhalde o kişi yürüyüşü bırakır “Gangnam Style” dansına başlardı.

Fazıl Say, twitter’da yazdıklarından ötürü hüküm almış. Bir klasik müzik bestekarı ve icracısının konuşması nasıl olmalıdır? Dünyanın her yerinde böyle üst sanat dallarıyla uğraşanlar, dünyanın en zarif ve en beyefendi insanları olmuşlardır. Argo ya da hakaret içeren sözlerse dillerinin ucundan bile geçmez. Klasik müziğin kendisine terstir bu. Fazıl Say fikirleri nasıl olursa olsun, o üslubu ve konuşma içeriğini kendisine ve sanatına nasıl yakıştırmış inanamıyorum. Bir de büyük müzik insanları, karşı oldukları fikirleri sanatlarıyla ifade eder diye biliyorum, twitter kahve yazışmalarıyla değil. Bir arabesk sanatçısı böyle küfürlü konuşsa belki anlarız. Tam aksine rahmetli Müslüm Gürses’i düşünüyorum da nasıl beyefendi nasıl kibar bir insandı… Orhan Gencebay keza öyle…

Başkanlık… Başkanlık konusunda Fatih Sultan Mehmet ne düşünüyorsa ben de onu düşünüyorum. Fatih Sultan Mehmet, Osmanlı Padişahlarının arasında bir akıl yarışması yapılsa, herhalde birincilik için babası ve Yavuz Sultan Selim ile omuz omuza rekabet ederdi diye düşünüyorum. Fatih Sultan Mehmet’in istikrar uğruna “kardeş katlini” bile meşru ilan ettiğini düşünürseniz, Türkiye’nin istikrarı için tartışmasız olarak “Başkanlık” sisteminden yana olduğunu anlayabilirsiniz. Başkanlık sistemine karşı çıkanlara hayret ediyorum. Karşı çıkanlar sanki 1990’larda Türkiye’nin koalisyon hükümetlerinden neler çektiğini yaşamadılar… Başbakan Erdoğan’ın Başkan olmasını istemeyenlerin, Başkanlığın bir sistem olduğunu ve bu koltuğa oturanların geçici olduğunu hatırlamalarını isterim. Başbakan Erdoğan da eğer kendi başkanlığı için daha geniş bir toplumsal destek istiyorsa istişareye dayalı bir yönetim yaklaşımına geçecek diye ümit ediyorum.

23 Nisan bayramını çocuklar biliyorsunuz, artık 24 Nisan’da kutluyorlar. Yetişkinleri memnun etmek için o kadar çok tören var ki, 23 Nisan’da çocuklar “törenler bitse de kurtulsak” diyor. Çocuklar çok şey istemiyor; bana sorarsanız başbakan koltuğu, vali koltuğu filan hiç umurlarında değil; tek önemsedikleri şey oyun. O da törensiz tatil olan 24 Nisan’da. 23 Nisan’da haberler göre yine parti başkanlarımız selamlaşmamış ve el sıkışmamış. Siyasetçiler neden bir araya geldiklerinde meydan nutuklarının psikolojisini (nefret duygularını) bir kenara bırakıp birbirlerine hatır sormuyorlar? Çocuklara böyle mi örnek oluyoruz? Koca koca siyaset insanlarının küsmüş gibi davranmaları uygun mu? Herhalde uygun ki, öyle davranıyorlar. 23 Nisan gösterileri için yabancı ülkelerden gelen çocuklara hayranım. 10-12 yaşında başka bir ülkeyi ziyaret ediyorsun, tanımadığın insanların evinde kalıyor ve sonra ekip arkadaşlarınla hiç bilmediğin bir sahnede gösteri yapıyorsun. Nasıl bir özgüven bu? Türkiye’de çocuklarını servis olmadan okula göndermeyen anne-babalara duyurulur.

Başka notlar var mı? Olmaz olur mu? iPhone’un not defteri sınırsız, ama köşenin alanı sınırlı. Keyfiniz bol, muhabbetiniz çok olsun.

Share Button

Bir cevap yazın