Yakından öğrenme

Bir Çin atasözü der ki: “Söylersen unuturum; gösterirsen anlarım; yaparsam öğrenirim.” Üniversitelerimizde örgün eğitim yapılan fakültelerde eğitim, yukarıdaki atasözünde ifade edilen söyleme formundadır.

Hoca sınıfa gelir ve dersi anlatır. Bazısı anlatma işini de yapmaz; projeksiyonda yansıyan metni yüksek sesle okur. Tabii bu hocalara hoca demeye bin şahit ister. Bir öğrenciyi alıp Topkapı Sarayı’na götürürseniz ve orada Osmanlı ya da sanat tarihi anlatırsanız; o öğrenciye konuyu net bir şekilde göstermiş olursunuz. Eğer öğrenciye bir motoru tasarlatırsanız, o öğrenci motor tasarlamayı öğrenmiş olur. Bu örnekler dikkate alındığında eğitim kalitesi, hem anlatma hem gösterme hem de yapmayı içerdiğinde en yüksek olur. Diğer bir deyişle pasif olan eğitimi, interaktif öğrenmeye dönüştürdüğümüzde eğitimin kalitesini yükseltmiş oluruz.

Read more Yakından öğrenme

Share Button

Kafası karışık olanlara..

İnsana en çok zaman kaybettiren şey, kafanın karışık olmasıdır. Birçokları kafa karışıklığını tercihler arasında seçim yapamama ya da belirsizlik dolayısıyla karar alamama gibi durumlarda yaşar.

İnsan kafa karışıklığını en çok bir karar almak istediği zaman hisseder. Kafa karışıklığı, kafadaki enformasyon karmaşasının düzensiz bir şekilde insanın zihnine gelmesidir. Karar alma konusuyla ilgili akla gelen birçok başka konu ve mesele yarattıkları yargı ve sorgu işaretleriyle, insana ne yapacaklarını şaşırtırlar. Örneğin birisiyle evlenmeyi düşünen ama bu düşüncesini ona açmamış biri, bir taraftan evlilik sonrası para kazanma imkânlarını, nerede oturacaklarını, potansiyel eşinin ailesini düşünür ve bütün bu konularla ilgili gelen düşünceler kafayı karıştırır. Gelen düşüncelerin bir kısmı yargıdır. Örneğin, potansiyel eşinin ailesiyle ilgili birkaç hikâye duymuştur ve bu hikâyeler onlar hakkında bir önyargı yaratmıştır. Kafa karışıklığının bir nedeni de enformasyon eksikliğidir. Bunlar da kafada soru işareti oluştururlar. Örneğin evlendikten sonra ne iş yapılarak para kazanılacağı ya da ailenin geçindirileceği belli değilse bu da soru işareti olarak durur. Tabii daha potansiyel eşe evlenme teklif edilmemiş olması ve onun bunu kabul edip etmeyeceği çok daha büyük belirsizlik yaratan bir soru işaretidir.

Share Button

Felsefeniz var mı?

İşletmeleri ve toplumları başarıya taşıyan nedir? İşletme yönetimi hakkında 6 kitap yazmış, New York, MIT ve Harvard üniversitelerinde yönetim konusunda eğitim almış bir uzman olarak yılların birikimiyle yeni (veya eski ama yeniden keşfedilerek özümsenmiş) bir cevap veriyorum.

İşletmeleri ve toplumları başarıya taşıyan, sahip oldukları felsefedir.

Her işletme ve her toplum bir felsefeye sahip olmalıdır ya da sahip oldukları geçmiş, kültür ve dinin içinden kendilerine uygulamanın ve yaşamın her aşamasında rehberlik edecek bir ilke seti çıkarmalıdır. İşletmelerin ve siyasetçilerin temelde iki felsefeyle yaşadıkları söylenebilir. Bu felsefeler, avcılık ve çiftçilik felsefeleridir.

Read more Felsefeniz var mı?

Share Button

2011’de neler öğrendim?

Ocak 2011– Çok tanrılı Hinduizm’in temel din olduğu ülkede, Maocu-komünist bir hükümetin yer alabildiğini, her türlü puta tapan insanları görünce Müslüman olarak doğmanın bir lütuf olduğunu, en iyi Adana kebabının Nepal’de öğretmenlerimizin kurduğu bir restoranda yapıldığını öğrendim.

Şubat 2011– Avrupa’da göçmen Türklerin yaşadıkları ülkeyle bütünleşmelerinin, o ülkeyi o ülke vatandaşlarından çok sevmeleriyle mümkün olduğunu, Hollanda, Belçika ve Avusturya’da insanların kış günü takım elbiseyle dahi bisiklet sürerek işe gittiklerini, Beyrut’un bir Avrupa şehri olmaya çalıştığını, şehrin birçok güzel binasının Osmanlı eseri olduğunu öğrendim.

Read more 2011’de neler öğrendim?

Share Button

Tokyo gözlemleri-2 Bisiklet sistemi

Dünyanın dört bir köşesinde şehir belediyelerinin sağladığı bisiklet sistemlerini gördüm. Amerika, Kanada ve Avrupa ülkeleriyle Japonya’yı kıyasladığımda Japonya fersah fersah ileride.

Bir gün ülkemizin şehirlerinde de bu sistemleri görme arzusuyla yanıp tutuştuğumu söylemeliyim. Önce ilgisiz görünen birkaç konuyla başlayalım. Japonya’da ortalama ömür 90 yaşına dayanmış. Tokyo’da solunan hava da oldukça temiz. Her taraf parklar, ağaçlarla dolu. Caddelerde ve geniş kaldırımlarda yaşlısı genci, kadını erkeği herkes bisiklet kullanıyor. Şimdi neden Japonya bisiklet işinde diğer Batı ülkelerinden ileride? Öncelikle belediyenin işlettiği bisiklet kiralama istasyonları var. Bisiklet kiralama istasyonları, Japonya’da her şey otomatlarla yapılsa da bisiklet kiralama işinde bir insan da var. Bu insan bisiklet teslimatından ve kontrolünden sorumlu. Yani bisikletin lastiği sönmüş mü patlak mı bunu muayene edip tamir ekibine bilgi verebiliyor.

Share Button

Yeni yılda kalp gözünü açmak

Yeni yılın ilk sabahı bir fıkra: Ünlü dedektif Sherlock Holmes ile asistanı Dr. Watson kampa giderler.

Güzel bir yemek yiyip sonra uykuya dalarlar. Birkaç saat sonra Holmes uyanır ve arkadaşını dürtükler: “Watson, yukarıya bak ve bana ne gördüğünü söyle.” Watson cevap verir: “Milyonlarca yıldız görüyorum.” Holmes sorar: “Bu sana neyi gösteriyor?” Watson bir an düşünür ve cevaplar: “Astronomik olarak milyonlarca galaksinin ve dolayısıyla milyarlarca gezegenin varlığını görüyorum. Yıldızların konumuna bakarak saatin 3’ü çeyrek geçtiğini çıkarıyorum. Teolojik olarak Allah’ın kudretini ve kendi acizliğimizi görüyorum. Meteorolojik açıdan da bugün havanın çok güzel olacağını tahmin ediyorum. Neden sordun? Sana ne gösteriyor?” Holmes arkadaşını sabırla dinlemiştir ama artık dayanamaz: “Şaşkın, çadırımızı çalmışlar!”

Share Button